Küllük

 

Mehmet Koca  

Silahların dilinde düşünmek


Türk bayrağını yakarken, pis pis sırıtan iğrenç mahluk. Seni 10 yıl öncesinden de tanıyorum. Katilinin namlusundan kaçarken sığınmıştın o bayrağın gölgesine, unutmadım. O şirret görüntünü zihnime kazıdım, hesabını bir gün soracağım. And olsun. And olsun. And olsun

Şeytanın kulağına kar suyu kaçmasın diyerek kaleme aldığımız yazının mürekkebi yeni yeni kuruyordu ki, Irak’ı bostan karpuzu gibi dilimleyip üç beş aşiret reisinin önüne koyan ABD Erbil’de çirkin bir gösteri tezgahladı.
Birkaç zibidi, ellerindeki kürdistan paçavrasıyla yürüyüp “Türk askeri istemeyiz” diye feryad figan ederken, iki çapulcu bayrağımızı ateşe verdi.
Sirklerde bu tipler karşımıza sıklıkla çıkarlar.
Çok iyi terbiye edilmiş hayvan numunesidirler. Eğitmenlerinin buyruklarını el çabukluğu ile yaparlar. Sonra sahiplerine şirinlik olsun diye kuyruk sallayarak yanlarına giderler. Birkaç parça şeker ya da leblebi tutuşturulur ağızlarına. Dünyanın en mutlu mahlukatıdır. İstenileni yapmış ve hediyesini almıştır.
Erbil’de dünya arenasında küçük ölçekli bir sirk gibiydi. Aşiret reisliğinden çıkıp bir türlü devlet adamlığı kariyerini elde edemeyen Barzani ve yalakaları aylardır Türkiye karşı sinsi bir kampanya yürütüyordu. Parlamento adlı küçük tiyatrolarında folklorik kıyafetli delikanlılar nöbet tutuyor, merkez bankası adı verilen binalarında ise bizim gazetelerin her yıl kış aylarında çocuklar için verilen karton “Kızma birader” adlı oyunun bir benzeri oynanıyordu.
Kukla hükümetin Barzani kanadını temsil eden gazeteler ise Türkiye’ye söverek daha çok dikkat çekildiğini keşfedince iş çığırından çıkıyordu.

Kampanyanın zamanlaması da enteresan. Daha beş ay öncesine kadar bazen lüks bir lokantada öğle yemeği için Ankara’ya gelen bu adam “Türkiye bizim kardeşimiz” diyordu. “Türkiye’siz nefes bile alamayız” şeklinde konuşuyordu.
Washington’dan bağlanan nefes borusu ciğerlerine oksijen yerine dolar akıtmaya başlayınca yeni fanteziler kurmaya başladı bu adam.
Son gösteri ise bu fantezinin dışa vurulmuş hali.
Oyunun amacı belli.
Güya, küçük beyinliler, Irak kürtleri aracılığı ile yeni ve büyük bir çatışmanın ateşini yakacaklardı. PKK gibi tescilli bebek katillerinin yapamadıklarını bunlar yapacaktı. Türk Ordusu bunları adam yerine koyup güya saldıracak, içte de, bir nevi kürt ayaklanması tezgahlanacaktı.
Bunu baba molla barzani bile yapamadı. Amerika, molla babayı İran dağlarında kaderine bırakıp giderken, Şah yönetimi 30 bin kürdün kanına girmekte hiç beis görmemişti.
Akıllarınca, “Bakın kürtler bayrağınızı yakıyor, sıkıysa gelin” demektedirler.
Bayrağımıza uzanan el ilk değil. Yunanlılar, İzmir’de, Ermeniler Kars’ta, Rumlar da Kıbrıs’ta yakma cüretinde bulundular. Sonucu merak edenler bugüne baksın.
Bunu geçelim, bu fasıl burada bitmeyecek, gün gelecek hesabı sorulacak. İnanıyorum, o hesap gününü göreceğim. Zaman hiç te uzak değil.
Bayrağımı ateşe veren zibidi, 11 yıl önce belki annesinin belki de babasının kucağında sınırlarımıza kadar koşup ekmek su sıcak bir tas yemek istemişti. Soğuktan ölmek üzereydi. İnsan hali, bugün gelse insanımız yine kucağını açar, yine imdadına koşar.
İmdat dileyenin dini dili sorulmaz.
Biz böyle öğrendik, bizden sonrakiler de böyle öğrensin.

Siz bu satırları okuduğunuz günlerde Amerika’nın Akdeniz ve Körfez’deki askeri varlığı 250 bin kişiye ulaşacak. ABD donanmasına ait 7 uçak gemisi, 40’dan fazla denizaltı, 200’e yakın savaş gemisi ile Akdeniz ve Körfez’de Irak’ı çembere almış olacak. Irak’a demokrasi getirmek için yola çıkan Amerikan ordusu, 4 Arap krallığına ait toprakta 10 aydır tatbikat yapıyor. Bu tatbikatlarda kullanılan silahlar ilk kez gerçek bir savaşta sınamaya tabi tutulacak. Bunları ABD ordusunun resmi internet sitelerinde isteyen herkes görebilir, gizlisi saklısı yok.
Bu sitelerden bir tanesi http://www.af.mil. Diğeri ise http://www.difense.mil.
Her iki internet adresinde körfez harekatına katılmak için bölgeye gönderilen silahların dökümünü cinsini özelliklerini görebilirsiniz.
Ben çoğunu inceleme fırsatı buldum.
Harbiden akıllı silahlar. Atıldığı yerde ot bitirmeyen cinsten. Hele bir tanesi var ki, neredeyse adres soracak kadar iyi eğitimli. Curise füzesi bu yeni silahın babası oluyor. Toma Hawk füzelerinin torunları da bu savaşta geniş ölçüde kullanılacak. Birde lazer güdümlü olanlar da varmış. Ben onları görmedim. Bu lazer güdümlü olanları bizim gazetelerde okudum. Eski Gırgır dergisi yazsa daha inandırıcı olurdu. Lazer’in güdüm (Kontrol) mekanizması olarak kullanıldığı tek bir araç yokken, savaşa çok meraklı Türk matbuatı, çok sevdiği lazer ışınını hayranı olduğu Amerikan silahlarına adapte etmekte gecikmedi. Eğer Amerikalılar günün birinde gerçekten lazer güdümlü bir silah icat ederlerse, fikrin telif eseri olarak Türk meslektaşlarıma yüklü bir ödeme yapmak zorunda kalacaklar.
Birinci körfez savaşında Irak ordusunun tamamını imha etmekle böbürlenen amerikanın, şimdi devasa bir armada ile yeniden aynı ülkeye saldırma hazırlığı içinde olması çok sayıda soruyu da gündeme getiriyor.
Yoksa birinci körfez savaşında yenilen Irak ordusu değil de ABD ordusu muydu.
Hani Irak ordusu tamamen çökertilmişti.
Ordusu imha edilen bir ülkeye karşı bu kadar böylesine büyük bir birlik hazırlamanın anlamı ne?
Amerikan Ordusu’nun, bu devasa yığınakla bölgede kalıcı olduğu kesin, ama ikinci üçüncü düşmanı kim.
Yoksa İran ve Suriye’den hemen önce ABD ordusu Türkiye’ye mi saldıracak.
Macaristan’da peşmergelere özel hareket eğitimi veren ABD askerleri bu yeni nesil terörist tipini Türkiye için mi hazırlıyor.

Irak’a savaş süresinde birkaç hafta içerisinde 5 bin ton bomba yağdırmayı hedefleyen Amerika’nın son iki ay içerisinde körfez ülkeleri ile birlikte Türkiye’ye boşalttığı yüzbin tona yakın silah ve patlayıcı ile hangi ülkeyi ya da toprakları vuracağı sizin aklınızı karıştırmıyor mu?



www.ufukotesi.com - 03 / 2003  

mehmetkoca@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.