| 
       Mâniler 
  
Durum gün gibi ayan 
Kalmamalıyız yayan 
Uyan Türkiyem uyan 
Dayan Denktaş’ım dayan 
 
Denktaş çekilmeliymiş 
Çemkiriyor bazısı 
Bu aklı veren kimdir 
Söyle Annan tazısı? 
 
Bu ne bitmez çiledir: 
Ada’m gidiyor Ada’m!.. 
“Verin kurtulun!..” diyor 
Bakın Karen Fogg  madam 
 
Veda ettik seçime 
Sıra geldi geçime 
Bütün işler girmeli 
Adam gibi biçime 
  
Soğanı soymuyorlar 
Kabağı oymuyorlar 
Yenilen pehlivanlar 
Güreşe doymuyorlar 
 
Kofi Annan geliyor 
Sağa sola gülüyor 
Aldanmayın kanmayın 
Mavi boncuk veriyor 
 
İyi dinle bu sözü, 
Hem de gönülden inan 
Ata’m diyor: “Bertaraf 
Olur bî-taraf olan” 
 
Düşmanları koğuyor 
Karanlığı boğuyor 
Nurten Arslan diyor ki:  
“Bir Kahraman  Doğuyor ” 
 
 
“Halk Ozanı” 
Dünyanın bilmem kaçıncı harikası olan bu tamlama gelişigüzel kullanılıyor. Hem de öylesine kullanılıyor ki, insanın küçük dilini yutmaması, bir hayret ayazıyla donup kalmaması işten bile değil!..Galiba bir de dernek olacak: “Halk Ozanları Derneği“ falan gibi.. Halk edebiyatı uzmanı, azmanı  geçinenler; “Folklor“ üzerine bilimsel, filimsel ve komiksel  yazılar döktürenlerden bazıları da aynı yanlışın burgaçı içinde debelenip duruyorlar... Dilimizde 14’üncü yüzyıldan beri kullanılmakta olan  “Ozan“ sözü Türkçe midir, değil midir, bir kere orası karışık!.. İkincisi, bu kelime ile şiirlerini sazı ile söyleyenler kast edilmiştir. Daha sonraki yüzyıllarda “Geveze, çenesi düşük, çok konuşan “ gibi anlamlar da  almıştır. “Ozan“ (=Saz şairi) demek olduğuna göre, “Halk ozanı“ (Halk halk şairi) demek olmuyor mu?.. Yanlışın yaygınlık derecesi bundan ibaret kalsa öpüp de başımızın üzerinde taşımaya dünden, hatta önceki günden razıyız. Hızlarını alamayıp yanlışlarına devam ediyorlar: Arif Nihat Asya’ya, Mehmet Akif’e, Yahya Kemal’e vb’ye de “Ozan“ diyorlar... Olsa olsa Karacaoğlan, Âşık Ömer, Dadaloğlu, Seyranî vb için “Ozan“ denilebilir. Geçen yüzyılın büyük ozanı Veysel bile “Ozan“ değil, ‚“Âşık“ olarak anılmaktadır. Bunca söylenenden sonra anlaşıldığı üzere ‚“Ozan“ sözü ancak  “Saz şairi“ yerine kullanılabilir; geniş ve genel  anlamıyla “Şair“in yerini tutamaz... 
 
 
Kelimelerin Serencamı 
Edepsizliğin adını  “sinirlilik’’ koydular; deli biraz sakinleşip “akıl hastası“ oldu. 
Kaba kuvvet yontulup “Gövde gösterisi“, bukalemun  insan şekline girip  „dalkavuk“, boyunbağı bağlayıp  „sadık eleman“ oldu. 
Sömürü isim değiştirip “konsorsiyum“ adını aldı. 
Emperyalizm gülümsemesini öğrendi  “dostluk” denildi;  kaşarlanmış kart misyoner “barış gönüllüsü” oldu. 
Hokkabaz staj görüp “ilizyonist”, zam kılık değiştirip „ayarlama“ oldu. 
Yemeni ıslah edilip “mokasen”, bakkal biraz büyüyüp “süper market” oldu. 
Türkçe aşevi adını değiştirip “lokanta”ya dönüştü; hızını alamayıp “restoran” oldu. 
Yaya kaldırımı firenkleşti “tıretuvar”, cânım cankurtaran da ona özendi “ambulans” oldu. 
Yalancılığa, ikiyüzlülüğe “politika”, her gün fikir değiştirmeye “gelişme”, İspanya’da şatolar kurana da “entel” denildi. 
 
..ve iki çift lâf edelim dedik, gün akşam oldu. 
 
 
      |