Hedef

 

Ünal Bolat  

Biliyor musunuz dostlar!?


Şimdi ne olacak? Rumlar “Hayır!” diye tavır koydukları halde, bizimkilerin ağzınızın suyu aka aka AB’ye üye oldular... Bizimkiler de “evet” için aferin aldı. Bu durum Turgut Özal’ın deyimiyle siyasi gelişme açısından üçün kaçı oluyor bilemem.

Denktaş’a yaptırım uygulamaya kalkışanlar şimdi de Kofi Annan’a yaptırım uygulayabiliyor mu?!. “Biz evet dedik arkadaş. Haydi sıra sende!” diyebiliyor mu?
Bizimkiler ne yapıyor?
Sadece centilmenlik...
KKTC’nin yeni Başbakanı Talat da, bizi kopyalıyor. Biz AB kapısında yalvarıyoruz, o da tutmuş BM kapısında.
İyi de bu evetler hiç mi işe yaramadı? Niçin hala açılmıyor hava alanları, limanlar vs... Hani nerde söylenenler?
***
Öte yandan işte Büyük Ortadoğu Projesinin kilometre taşları... Girin bakın internet sitelerine... http://www.albasrah.net/images/iraqi-pow/iraqi-pow ... Görün düşman çizmesinin halka neler yaptığını... Sonra bir kere daha düşünün bu Büyük (!) Ortadoğu Projesinin ne kadar büyük olduğunu... Bu projeye destek vermenin mesuliyetini...

***
Bütün bu gelişmelere rağmen hala her şeye evet demenin anlamı nedir?
Niçin ne isterlerse peki diyoruz? Sebep ne?
Eğer bu dünyada, insanın haysiyeti olmayacaksa, onuru olmayacaksa, namusu kalmayacaksa, geriye ne kalıyor?
Her şeye peki diyelim. Askerimizi geri çekelim. KKTC’yi lağvedelim onu edelim bunu edelim... Niçin?
Efendim yoksulluktan kurtulacağız? Az gelişmişlikten kurtulacağız? Çağdaş seviyeye ulaşacağız.
Sen IMF ne istiyorsa onu yap. Çiftçini köylünü esnafını memurunu ez bitir. Sonra fakir mi kalalım de?
İşte yapılan yanlışlık burada...
Biz diyoruz ki, istersek kendi kendimize az gelişmişlikten de kurtuluruz, ekonomik özgürlüğümüze de kavuşuruz, dünyada söz sahibi de oluruz.
İktidar olmak asıl budur. Deniz Baykal’ın deyimiyle “İşte Kasımpaşalılık budur”
***
KKTC’de referandum öncesi, “Evet” dedirticiler, minicik çocukların ellerine “geleceğimizle oynamayın!” diye pankart tutuşturmuşlardı... “Ah çocuğum” dedim içim burkularak... Değil senin geleceğinle, babanın da geleceğiyle oynadılar, dedenin de... Senin geleceğinle ise, daha şu kader yaşından itibaren oynamaya başlamışlar...
Ben neye kahrediyorum biliyor musunuz dostlar...
Bütün bu acı gerçeklere rağmen, milletin gözünün içine baka baka yenilikten, değişimden, atılımdan, hatta zaferden söz ediliyor olması...
Ondan daha kötüsü, bu beyanatların, bir takım oynak kalemler tarafından “yaşa abicim yaşa” diye alkışlanması...
Ondan daha kötüsü, “Durun arkadaşlar, yanlış yapıyorsunuz!” diye haykıranların seslerinin, davul sesi yanında sinek vızıltısı gibi kalıyor olması...
Ondan daha da kötüsü, siyasi arenada olduydu olmadıydı, ambargo kalktıydı kalkmadıydı, AB’ye girdiydi girmediydi derken yetmiş milyonluk bir ülkede, insanların hala doktorsuzluktan ölmesi, işsizlikten yuvaların yıkılması, açlık ve geri kalmışlığın sürüyor olması.

***
Geçenlerde bir yalaka kalem tutmuş hem de birinci sayfadan köşesinde yazmaya başlamış. Vay efendim millet bir uyanmış pir uyanmış... Kendisinin sabah olup sıcak yatağında uyanışını, galiba millet uyandı zannetmiş hazret...
Yok yok... Millet henüz uyanmadı... Ama eğer bu millet bir uyanırsa... İşte o zaman kim kalkar kim oturur, kim nereye hangi deliğe girer orasını bilemem...


www.ufukotesi.com - 05 / 2004  

unalbolat@netbulmail.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.