Reymanca

 

Reyman Eray  

Atasözlerimiz...


Bu kitaplar yabancı dillere çevrilerek o ülkelerde satılıyor... Çevrilirken gerekli ayıklamalar yapılıyor mudur dersiniz ? Hiç sanmıyoruz ! Birliğine girmeye çalıştığımız Avrupa, bizi değerlendirirken bu kitaplardan da yararlanıyor mu acaba ?.. Bunu düşünmek bile içimizi acıtıyor... Türk’ü, “Kadın erkeğin şeytanıdır” türünden özdeyişlerle dolu bir kitaptan tanıyanların, bize sevgiyle yaklaşması beklenemez ! Ah dede ! Vah dede ! Neler demişsin sen !..

Atalarımızı, “bencil / çıkarcı / kadın düşmanı / güçlüden yana olan / kötümser / dostundan kuşkulanan / beyni olumsuz düşüncelerle dolu” kişiler gibi gösteren sayısız atasözü var... Atasözleri Sözlüğü’ndeki birçok madde “Olamaz !” diye düşündürtüyor kişiyi. Atalarımız, bunları söyleyecek insanlar olsalardı, ulusça yıllar yıllar önce yozlaşmış olurduk. (Oysa Türkiye’nin yozlaşma süreci `80 sonrasıdır.)
Bu durumda, “atasözü” olarak kabullendiğimiz birçok maddenin, gerçekte “ata”larımızdan değil de, kimi “köylü kurnazı”ndan kaynaklandığını varsaymak durumundayız. Bunun dışındaki varsayımlar hiç de iç açıcı olmaz !
Bize yakışmayan atasözlerimizden birkaçı:
“Ar dünyası değil, kâr dünyası. / Ar yılı değil, kâr yılı. / Akara kokara bakma, çuvala girene bak. / Fazla mal göz çıkarmaz. / Bal tutan parmağını yalar. / Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. / Bedava sirke baldan tatlıdır. / Böyle gelmiş, böyle gider. / Dayak cennetten çıkmıştır. / Devletin malı deniz, yemeyen domuz. / Varsıla dokun geç, yoksuldan sakın geç. / Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez. / Dişi yalanmazsa, erkek dolanmaz. / Doğruluk minarede kalmış, onun da içi eğri. / Etek öpmekle dudak aşınmaz. / Gemisini kurtaran kaptan. / Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz. / Her koyun kendi bacağından asılır. / Hocanın vurduğu yerde gül biter. / Güvenme dostuna, saman doldurur postuna. / İş bilenin, kılıç kuşananın. / Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez. / Kızını dövmeyen dizini döver. / Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün. / On beşindeki kız, ya erde gerek ya yerde. / Selâm para, kelâm para. / Tutulmayan hırsız, beyden büyüktür. / Tırnağın varsa başını kaşı. / Yıl uğursuzun” ve daha neler neler...
Bu kitaplar yabancı dillere çevrilerek o ülkelerde satılıyor... Çevrilirken gerekli ayıklamalar yapılıyor mudur dersiniz ? Hiç sanmıyoruz ! Birliğine girmeye çalıştığımız Avrupa, bizi değerlendirirken bu kitaplardan da yararlanıyor mu acaba ?.. Bunu düşünmek bile içimizi acıtıyor... Türk’ü, “Kadın erkeğin şeytanıdır” türünden özdeyişlerle dolu bir kitaptan tanıyanların, bize sevgiyle yaklaşması beklenemez !
Ah dede ! Vah dede ! Neler demişsin sen !..


www.ufukotesi.com - 02 / 2005  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.