Sağlık Meridyeni

 

Dr. İsmail Maraş  

SAĞLIKTA YENİ ANLAYIŞ VE BOŞ KOVANA BENZER FELÇLİ HASTANELER


Toplumun tümüne hizmet sunamayan, hizmet sunduğu kesime de bir katkı sağlayamayan, kendi ülkesinin gerçeklerine göre değil de, sanki onlar sağlık çıkmazında değilmiş gibi başka ülkelerin ithal sağlık sistemine göre tasarlanan, bilgi, fikir değil de teknoloji ithaline yönelik yapılanma sebebiyle, birkaç yıl içersinde tüm cihaz ve malzemeleri demode olmaya aday, dışarıdan bakıldığında lüks bir otelden farkı kalmayan hastaneler felçli değil de nedir?

11.02.2005 tarihli Hürriyet gazetesinde bir ilanda Anadolu Vakfı şöyle söylüyordu:
“25 yıl önce...
‘Kazandığımız başarıyı Anadolu insanı ile paylaşmak gönül borcumuz’ diyerek yola çıktık. Hastaneler, sağlık ocakları, okullar, yurtlar, spor kompleksleri yaptık. Yaptığımız bu 40’ı aşkın eseri devletimize bağışladık. Maddi imkanı olmayan binlerce yetenekli öğrenciye karşılıksız burs sağladık.
25 yıl sonra bugün...
Dev bir yatırımı hayata geçiriyoruz. Anadolu Sağlık Merkezi ile Türk sağlık sektöründe yeni bir anlayışın tasarımcısı, uygulayıcısı, öncü gücü olmayı hedefliyoruz.
Nice 25 yıllarda...
Hepimizin daha sağlıklı ve daha mutlu olabilmesi için.”
Birkaç gün önce de Sabah Gazetesindeki bir haberde Sayın Tuncay Özilhan bir açıklamada bulunuyor ve diyordu ki, devlet hastaneleri özelleştirsin. Biz hastaneleri işletmeye talibiz. Hem de çok iyi işletiriz.
***
Yirmibeş yılını sağlık sektöründe sahada hizmet vererek geçirmiş ve hâlâ da özel polikliniğimizde bizzat hizmet vermekte bulunan bir hekim olarak tarihe not düşmek anlamında soruyorum:
Sağlıkta yeni anlayış boş kovana benzer felçli hastanelerle mi gerçekleşecek?
Felçli hastane ifadesiyle ne mi demek istiyorum?
Toplumun tümüne hizmet sunamayan, hizmet sunduğu kesime de bir katkı sağlayamayan, kendi ülkesinin gerçeklerine göre değil de, sanki onlar sağlık çıkmazında değilmiş gibi başka ülkelerin ithal sağlık sistemine göre tasarlanan, bilgi, fikir değil de teknoloji ithaline yönelik yapılanma sebebiyle, birkaç yıl içersinde tüm cihaz ve malzemeleri demode olmaya aday, dışarıdan bakıldığında lüks bir otelden farkı kalmayan hastaneler felçli değil de nedir?
Yıllar öncesinde çeşitli vesilelerle şunu söylemiştim. İnsan sağlığına, mühendislik hizmetlerinde olduğu gibi standart koyamazsınız. Çünkü başı ağrıyan yüz kişinin ağrısı kendine has özellik arz eder. Herkesin alerjisi farklıdır.
Bu realite sebebiyledir ki Dünyada sağlık ciddi çıkmazdadır. ABD çıkmazdadır. İngiltere çıkmazdadır. Almanya Fransa çıkmazdadır. En büyük çıkmaz da tıbbi teknolojideki, ilaç sektöründeki sağlıksız ilerlemeler, içi boş kovana benzeyen lüks hastane fikrinde ısrar, temel ve öz hizmetleri yadsıma...
Bu durum piramidi tersine çevirmiştir. Sağlık hizmeti genelden özele yönlenmeye başlamıştır. Örneğin daha önce yüz birim bir harcamayla doksan kişiye hizmet sunulurken, farklı yapılanmaya yöneldikçe bu hizmet seksen kişiye yetmiş kişiye altmış kişiye derken, düşe düşe bugün aynı harcamayla on kişiye ancak hizmet sunabilecek seviyelere düşmüştür.
Sağlıkta kimsenin hayır diyemeyeceği bir gerçek vardır. Temiz hava... Temiz su... Temiz gıda... Temiz iş yeri... Sağlıklı iskan... sağlıklı ekolojik hayat... İnsana bu yaklaşımı sunduğunuz zaman sağlığın otomatikman yüzde 60 - 70’ini çözmüş oluyorsunuz.
Tıp eğitiminin bu dört unsura göre yapılandırılması gerekirken bugün üniversitelerde öğrenciler adeta sektörel gelişime uyum sağlayabilecek birer teknisyen anlayışına göre yetiştirilmeye çalışılıyor.
***
Türkiye’ye lüks hastane anlayışı merhum Özal’la gelmiştir. 8. Cumhurbaşkanımız Özal ABD’de bypass olduğu hastaneye hayran kalmış, benzerlerini ülkemizde de görmek istemiştir. Oysa sağlık lüks bir hastanede bypass ameliyatı yapmaktan ibaret değildi...
Peki bu hastaneler kime hitap ediyordu?
Bunlar bakan, milletvekili, bürokrat, müsteşar, general veya iş adamı, sanatçı, yazar gibi toplumun üst tabakasına... Yani buralarda ya parası bol olanlar ya da masrafları devlet tarafından karşılananlar tedavi oluyorlardı.
Ama sağlık, sayıları toplumun yüzde 5’ini bile bulmayan bu üst gelir seviyenin sağlığı demek değil ki? İşin daha da acı olanı, bu hastaneler elit müşterilerinin de derdine derman olamamaktadır.
Eğer amaç toplumun geneline hizmet vermek ise, devletin SSK ve Devlet hastanelerinde olduğu gibi bu hastanelerde bir acil yanık, acil kırık, acil menenjit, tüberküloz, şeker gibi toplumun geneline ait rahatsızlıklar için de hizmet verilmesi gerekmez mi?
Gerekmezse bugün bu hastaneler kendi amaçladıkları kesime verecekleri hizmetle Türkiye’de sağlığın neyini çözüme kavuşturmuş olacaklar?
İddia ediyorum.
İçi boş kovan türü yapılanmayla, değil bir grup, özel sektörün tamamı bu tarz yatırıma yönelse, sağlığın yüzde 20’sini bile çözemezler...
***
12 Şubat 2005’te Gebze/ Çayırova’da Sayın Başbakan’ın da katılımıyla açılacak olan Anadolu Grubunun hastanesi için de farklı duygulara sahip değilim.
Zannediyorum bu grup bu sahaya 200 milyon dolarlık bir para aktardı. Herhalde 35- 40 milyon dolarlık bir harcamayla da burayı açacaklar.
Burada laborantlar, teknisyen okulları, ebe, hemşire yetiştirmek gibi de bir düşünceleri var.
Ama şunu söyleyebilirim. Aradan iki-üç veya dört yıl geçtiği zaman suyun altındaki kısmı ancak görecekler.
Eğer bu konuda gerçekten samimi iseler, bu sahaya 1994 yılında girmiş olan Abdülkadir Konukoğlu ile bir görüşmelerini salık veririm.
Onlar da heyecanla girmişti. Yüreğinde sağlık alanında ülkeye hizmet etme aşkı vardı. Ama içine girince, sistemin öyle olmadığını fark etti. Bir iki sene sonra dışarıdan sübvanse etmeye başladı. Geçenlerde kendisiyle yapılan bir röportajda “Sağlık sektörüne girecek misiniz?” denildiğinde “Yok girmeyeceğim, ağzım yandı” cümlesini kullandı.
Son bir tespit daha... İsim vermeyeceğim, şu anda mevcut birçok holdingin birçok kuruluşun özel hastaneleri var. Sağlık alanında da on milyar dolarlık bir pazar var. Buna rağmen, tekstilde inşaatta veya ne bileyim başka sektörlerde olduğu gibi niye bu holdingler bu sahaya kendileri girmiyorlar da, devletten özelleştirme bekliyorlar?
Peki önerim nedir?
Şu anda iş dünyası, bırakın Türkiye’nin sağlık sorununu çözmeyi, kendi çalıştırdıkları elamanın sağlığına cevap versinler, sağlığa en büyük desteği vermiş olurlar. Kendi personeline hizmet verecek hastaneleri kursalar yeter.
Bugün devlet sağlıkta herhangi bir yenilenmeye gidemese de, ciddi bir gelişme gösteremese de doktorların, sağlık ocağı doktorlarının dispanserlerin, beş yılda on yılda pratikleri oluşmuştur.
Yapılması gereken husus bu omurganın, bu çatının iyileştirilmesine yönelik projelerin ortaya konulmasıdır.
Yani piramidi tekrar yerine oturtmak gerekmektedir. Sağlıkta cihaz ve malzemeye değil insana yatırım yapılmalıdır. Sağlığın bağ dokuları sayılan fizyoterapistlere, hemşirelere, çevre sağlık teknisyenlerine, ebelere, hastabakıcılara, hizmetlilere bu sistemde gereği kadar yer verilmelidir.


www.ufukotesi.com - 02 / 2005  

www.marasakupunktur.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.