Köşe Taşı

 

Prof Dr. Ali Osman Özcan  

Tilki Masalları


Bilim ve teknoloji, sanat, kültür, yönetim ve benzeri alanlardaki aslanların yataklarında tilkiler kuyruk sallayarak tilki masalları anlatıyor. Aslan yavruları can kulağı ile bu büyüleyici masalları dinleyip tilki olmaya özeniyor, tilkiden fazla tilki görünmeye çalışıyor. Aslan yataklarında ne varsa yağmacı tilkiler tarafından ganimet olarak alınıp müzelerde sergileniyor.

Aslanların ülkesi tilkilerin yağma ve talanına uğruyor. Tilki masallarıyla büyüyen yetişkin aslanlar yavruların beyinlerini bu masallarla dolduruyor. Üç yüz senedir aslanlar hâlâ tilki tehlikesinin farkında değil. Tilkiler aslanlara kılavuz olunca, aslanlar ceylan yerine tavuk avlamayı marifet sanıyor. Akıl aslanlarının yataklarını tilkiler yağmaladıkça yağmalıyor. Akıl aslanları çaresiz. Tilki tehlikesi ise gittikçe büyüyor. Aslanlar yavrularını tilkilerin emirlerine göre yetiştiriyor.
Rekabet toplumu tilkiler yetiştiriyor. Yaşamın her yerinde tilki inleri cıvıl cıvıl. Her tilki diğer tilkinin düşünce ve davranışlarını anında tahmin ediyor. Kümesin kapısı ormana yakın olduğunda kümese bekçilik yapacağını söyleyen tilkiler komplo kurallarıyla geçmişi ve geleceği bilen, gören falcılar ve niyet okuyucular gibi ceplerini doldurmaya devam ediyor. Birbirini öldürmek isteyen rakipler ve düşmanlar tilki masalları anlatarak politika yapıyor. İki ayaklı tilkileri gören tilkiler, tilki olduklarına bin pişman oluyor. Tilkilik öyle para ediyor ki, her tarafta tilkicilik öğreten kurslar açılıyor.
Talihli tilkiler, aslanların yataklarındaki ziyafetlerde karınlarını şişiriyor. Yaşlı tilkiler, tilkilik kahramanı olarak gittikleri her yerde kırmızı halılar üzerinde yürütülüp ödüller alıyor. Her ödül töreninde tilki masalı anlatarak milletin takdirini kazanıyor. Yaşlı tilkiler tazılardan hiç hoşlanmıyor. Onların ayaklarının kırılıp kötürüm olmaları için dua edip duruyorlar. Aslanların kazandığı alın teri ödüllerini çalıp nasıl duvara astıklarını ballandıra ballandıra anlatırken mutluluk ve sevinçten uçuyorlar.
Kurnaz tilkiler hiçbir zaman meydanda görünmek istemiyorlar. Sınırlarda, minderin dışında dolaşmayı çok seviyorlar. Gerçeklik adına konuşmaları istendiğinde, bildikleri masalları anlatmaya bayılıyorlar. İçten olmak, dürüst olmak, içi dışı bir olmak, doğru sözlü olmak ve benzeri sözcük ve deyimler tilki lügatinde yok. Onlara bu sözcük ve deyimleri sözlüklerine niçin almadıkları sorulunca: “rekabet toplumu içinde yaşıyoruz” diye yanıtlıyorlar. İşbirliği dayanışma ve yardımlaşma sözcüklerinin rekabet toplumunda nasıl uygulanabildiğine hayret ediyorlar. Bu tilkiliğe bir türlü anlam vermediklerini ifade ediyorlar. Yaşamda uygulama alanı bulamayacak bilgilerin rekabet toplumu okullarında okutulması da tilkileri çok sevindiriyor. Aslanların sırtından geçinip gitme stratejisini başka kim uygulayabilir ki?..
Tilki uykusuna yatan tilkilerin yer, zaman, hâl ve mal konusundaki düşüncelerinde hep kurnazlık mantığı çalışır. Aldatmak tilkinin gerçek huyudur. Rekabet toplumu da birbirini aldatma yarışında olan sporcuların yarışma alanıdır. Bu yarışma alanında en başarılı olanlar da kurnaz tilkilerdir. Aslan postuna bürünerek aslanları korkutan tilkilerin aslanlar üzerindeki egemenliğine diyecek yok. Aslanların gözü korkmuş bir kere, ondan sonra gerisi kolay. Her şey kendiliğinden yola giriyor.
Üç yüz senedir kurnaz tilkilere av olmaktan bıkma ve onlara karşı direnme zamanı gelmedi mi? “Artık yeter!” diyecek bir ses ne zaman duyulacak? Tilkilerin tilkilik masallarını dinlerken tilki uykusundan uyananların avı olmak güzel bir şey mi? Kurnaz tilkilere kurnaz fare olma yerine aptal av olmanın akılsızlığı daha mı iyi? Her zaman ipe un seren kurnaz tilkilerden yardım beklemekten kurtulmak gerek. Niyetini belli etmeyip pençe ve dişlerini gizleyen kurnaz tilkilerin masallarını atalarımız çok dinledi. Hep zararlı çıktı. Masa başında tilki masallarıyla uyuttuğu ve aldattığı atalarımıza yaptıklarını aynen yapmak isteyenlerin, masallarına güvenmeyen ve inanmayan rekabet toplumu masalına gülüp geçen tilkilere de külâhlarını ters giydirecek bir zihniyete sahip insanlar aranıyor. Yaşlı tilkileri kovalarken bal peşindeki ayıları da uyandırmadan akıllı bir strateji uygulayarak tuzağa düşmemek gerekiyor.
Yaşlı tilkilerin bitmek tükenmek bilmeyen yalanlarını dinleye dinleye büyüyen gençler gerçek diye bu masalları kabul ediyor, tilkileşiyor. “Anası ne ise danası da odur” cinsinden. Tilki inini bin altına satmaya kalkanlar da var. Tilki inine davet edilen atalarımızın halleri meydanda. Üç yüz senedir meydanda görülmeyen tilkilerin ne kadar kümes yağmaladığını da herkes biliyor. Kutup tilkisinden, çöl tilkisine kadar bütün tilkiler sınırlarımızda dolaşıp duruyor. Yağmalanacak, kendilerine ısmarlanacak kümesleri bekletmekteler. Yüz verince ardından astarını istemeye hazırlar. Tilki kovalayacak tazılar, avcı olarak değil, çoban köpeği olarak yetiştirilirse elbette tilkilere gün doğar. Tilkilerin anlattığı masallarla büyüyen tazılar da kendilerini tilki sanmaya başlar. Tilki güçlü olduğunda, haklıyı hemencecik suçlandırır. Milletimizi suçlayan tilkilerin elimize tutuşturduğu destanları daha ne kadar okuyup ezberlemeye devam edeceğiz?
Tilki masalları dinlemek için tilki sofralarında sefa sürenler kendi ülkelerinde tilkilerin çıkarları için mücadele ediyorlar. Kurdukları temelsiz binalar yıkılınca da milleti suçlandırıp duruyorlar. Tilki masalı dinleyerek büyüyen birisi sonunda şansına, kaderine, bahtına bahane bulmak zorunda kalıyor. Sırlarını zarfsız mektuba yazanlar için tilkiler öyle güzel masallar uyduruyor ki.
Yeni bir moda çıkıyor. Tilkilere acıma modası. Hemen her gün tilkilere yapılan haksızlıklardan, çektikleri çileler ve sefaletlerinden söz ediliyor. Medyada bu haberler geniş yankı buluyor. Tilkilerle ilişki kurma örgütlerinin sayısı her gün artıyor. Tilki masallarına bile Nobel ödülleri veriliyor. Aslanların hâllerini soran yok. Varsa da yoksa da tilkiler, illâ da tilkiler. Bu tilkilerin inlerinin önüne kadar gidip tilkilere avuç açanlar “Tilkilerle ilişki kurma örgütleri”nin” üst düzey yöneticileri. Bu yöneticiler aslanlar tarafından seçilip gönderilmiş gibi tilkilere kendi hak ve hukuklarını anlatmaya çalışıyorlar. Tilkilerin kriterleri (ölçütleri) ise, çoktan belli. Aslanların ileri gelenleri “yok şu paket, bu paket, böyle uyum şöyle uyum” ve benzeri ifadelerle karşılaşınca tilki masallarının bu kadar ilgi görmesinden çok mutlu oluyor. İş olsun diye dinî liderlerini aslanlar ülkesine ziyaret için gönderme kararı alıyorlar.
Tilki masalı yerine disiplinli çalışmayı öğretme ve atalarının ülkülerini gerçekleştirmeye çalışanlar tilkiler tarafından kara listeye alınıyor. İhmalciliğin övgüsünü yapan tilkiler, çalışmanın kötülüğünden, vereceği yorgunluktan söz edip duruyorlar. Rekabet toplumunun tilkileri yarışmalarda hep kazanmak istiyorlar. Hem de bu işi aslanların sırtından yapmak istiyorlar. Semiz ve temiz tilkiliğin yasasının aslanların sırtından geçinmek olduğunu tüm dünyaya ilân ediyorlar. “Tilkilerin adadıkları çok, verdikleri yok”. Aslanlara hep adıyorlar, fakat vermeden onların ellerindekini de hep alıyorlar.
Tilkiler birliğine girmenin aslanlara faydalı olacağına dair ciltlerle kitaplar yazılıyor, konferanslar düzenleniyor, okullar açılıyor. Bu birliğe girilince aslanlar ülkesinde ne yer, ne yem sıkıntısı olacakmış. Tilkiler Birliği’nin kurallarına tümüyle uyulması için aslanların her yapılana baş sallaması “evet” demesi gerekiyormuş.
İşte tilki masalları böyle devam edip gidiyor. Aslanların derdinin tilkilere masal geldiği de gayet açık. Tilkilerin otuz iki masalının da tavuklar üstüne olduğu biliniyor. Cahil sofuların aslanlara anlattığı tilki masallarına kulak verenler, mastarsız yazılan kitabı okunacak kitap zannediyorlar. Tilkinin ağzından tavukları alacaklarını düşünerek politika üretenler tilkilerin merhametine kalacaklarını da bilmiyorlar. Tutamadığı kuşları azat ettiğini ilân eden tilkilerin sözlerine inanıp yakalandıklarındaki pişmanlıkları fayda etmez. Kırk tilkiye bir aslan ne yapsın? Kendi kendini aldatan akla saygı duyan akılsız akla güvenen aslanların vay haline..
Tilkiden korkanlar ne kümes ne üzüm bağı ile ilgilenmeli. Kümestekini ve üzüm bağındaki tilkiler çok seviyor. Tilkilere bile taş çıkartacak iki ayaklı tilkilerden çekinmek gerekiyor. İki ayaklı tilkilerin insan hakları, barış, demokrasi, hak hukuk ve benzeri türdeki, masalları diğer tilkilerin masallarına taş çıkartacak kadar kan dökücü, zulüm ve işkencelerle dolu. Uluslar arası iki ayaklı tilki örgütlenmelerine dikkat! Bu tilkilik örgütleri dünyayı küresel köy olarak görüyor. Sırtlanlarla işbirliği yapan küresel köyün tilkileri en tehlikeli tilkilerdir. En aç gözlü, paragözlü ve cani tilkilerdir. Bir daha dikkat!..


www.ufukotesi.com - 12 / 2006  

ufuk@ufukotesi.com

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.