Kasım 2008

Ö T E S İ

 

19.03.2024 


Kazakistan'ın Yeniden Doğuşu

Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap Kara

Kazakistan son yıllarda Orta Asya'nın yükselen yıldızı olarak ortaya çıktı. Özellikle ülkenin lideri Nursultan Nazarbayev gerek devlet yönetimi ve gerekse ortaya attığı fikirlerle dikkatleri üzerinde toplamaktadır. Kazakistan'ın XXI. yüzyılda yakaladığı bu gelişme ve ülke yönetiminde Nazarbayev gibi deneyimli bir siyasetçinin bulunması tesadüf değildir.

Bu durum, Sovyetler Birliği'nin en yüksek yönetim organı Politbüro'ya kadar yükselmeyi başaran ve Komünist Partisi I. Sekreteri olarak 22 yıl boyunca Kazakistan'ı idare eden Dinmuhammed Konayev'in çalışmalarının sonucudur. Kremlin'in son patronu Gorbaçov Kazakistan'ın millî yükselişini tersine çevirmek için 1986 Aralıkta Konayev'i görevden alarak yerine Rus asıllı Gennady Kolbin'i tayin etti

Ancak, hiç beklenmedik bir gelişme yaşandı ve Kazak gençleri bu karara karşı ayaklandı. 17-18 Aralık 1986 günleri Almatı'da meydana gelen başkaldırıyı Sovyet güçleri şiddetle bastırdı.

Ardından Moskova, gizli Tipi Operasyonu'nu devreye soktu. Akıl almaz yöntemlerle Kazaklar kendi ülkelerinde sindirilmeye çalışıldı. Buna karşı, Kazak aydın ve siyasetçilerinin var oluş mücadelesi başladı. Bu müthiş mücadelenin sonucunda, Kremlin Kolbin'i geri çekmek ve yerine Konayev'in liderliğe hazırladığı Nazarbayev'i tayin etmek zorunda kaldı.

Aralık Olayları sadece Kazakistan'ın değil, Sovyetler Birliği'nin de kaderini belirledi. Bundan sonra, Gürcistan, Azerbaycan ve Baltık ülkelerinde millî hareketler ortaya çıktı ve sonuçta 1991'de Sovyet İmparatorluğu çöktü. Bu kitap, Kazak Türkleri'nin bir dönemi kapatıp yeni bir dönemi başlatan Aralık Olaylarının az bilinen gerçeklerini belgelere dayalı olarak akıcı bir üslupla anlatmaktadır.

İsteme Adresi: Alemdar Mah. Molla Fenari Çık. 16-18 İşcan Apt. Kat:3 Cağaloğlu/İST
Tel: 0212 511 88 28
ufuk@ufukotesi.com

Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar Cengiz Dağcı

Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap Kara

Değerli akademisyen ve Türkistan Türkleri üzerine çalışmalarıyla tanınan Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap Kara’nın son çalışması “Gamalı Haç ile Kızıl Yıldız Arasındaki Yazar Cengiz Dağcı” yayınlarımız arasında çıktı.

Eser, Sovyet Ordusu’ndan II. Dünya Savaşına katılan Türk asıllı askerlerin insan tahammüllerini zorlayan acılarla dolu trajedisini anlatıyor. Kendilerinin olmayan bir savaşta, Almanlarla savaşmak zorunda kaldılar. Üstün savaş teknolojisine sahip Almanlara yüzbinlercesi teslim oldular. Başlangıçta bu teslim olma, onlar için Stalin’in baskı ve terör yönetiminden kurtuluş olduğu için bir nimet gibi gözüktü. Ama yanıldıklarını Nazi esir kamplarına götürüldüklerinde anladılar. Burada bir milyonun üzerinde Sovyet vatandaşı Türk askeri kırıldı.

Ancak, kader ağlarını örüyordu. Çıkmadık canda hayat vardı. Naziler, kısa sürede diz çöktüreceklerini zannettikleri Ruslar karşısında bocalamaya başlayınca, yeni bir projeyi devreye soktular. Esir ettikleri Türk asıllı Sovyet askerlerinden gönüllü kıtalar oluşturdular. Bunlara “Lejyon” adı verildi. Böylece Türkistan, İdil-Ural, Kafkas ve Azerbaycan lejyonerleri ortaya çıktı. Bu lejyonlara katılan esirler, Nazi kamplarından kurtuluyorlardı. Katılım, 1942’nin sonbaharında, 900 bini geçmişti.

Nihayet, Naziler yenilgiye uğradılar. Böylece tüm Nazi kurbanları kurtuldular. Bütün savaş esirleri ülkelerine iade edildiler. Fakat, Nazilerin komutasında lejyon olarak görev yapmak zorunda kalan Türkler’in çilesi daha bitmemişti. Onlar tekrar Sovyet baskısı bekliyordu. Çünkü, Stalin’e göre, Sovyetlerin savaş esirleri yoktu, vatan hainleri vardı. Lejyonerlerin ülkelerine dönmeleri kurtuluş değil, yeni bir çileli hayatın başlangıcıydı. Nitekim öyle oldu. Sovyetlere teslim edilen yüzbinlerce insan, idam ve sürgün başta olmak üzere çeşitli ağır cezalar çarptırıldılar.

İşte böylesine ağır ve azap dolu bir hayatı yaşayan Türkistan coğrafyasının asil gençlerinin yaşadıklar bu kitapta anlatılıyor. Bütün bunlar, ünlü yazar Cengiz Dağcı’nın da başından geçti. Kırımlı yazar Cengiz Dağcı hayatının kalan kısmını, savaşta ve nazi kamplarında kurban olan arkadaşlarının anılarını kitaplarıyla ölümsüzleştirmeye adadı. Bu konuda romanlar yazdı. Hatıratını yayınlattı.

Değerli akademisyen, Türkiye Yazarlar Birliği’nin 2002 Biyografi dalında birincilik ödülü sahibi Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap Kara, kitabında Dağcı’nın ve yaklaşık iki milyon soydaşımızın yaşadıkları inanılmaz olayları akıcı uslubu ve zengin kaynak ve belgelere dayalı olarak anlatmaktadır.


ENVER PAŞA

Dr. Yusuf  GEDİKLİ

Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Dr. Yusuf Gedikli’nin, “Enver Paşa, Nutukları, Makaleleri, Bazı Beyannameleri ve Mektupları” Ufuk Ötesi Yayınları arasından çıktı.

1914-18 arasında Devlet-i Aliye-yi Osmaniyenin kaderine hükmeden üç adamdan biri olan Enver Paşa, hakikatte devletin en kudretli adamıydı. Harbiye nazırı, genelkurmay başkanı, haşkumandan vekili ve bahriye nazırı vekiliydi.
Enver Paşanın en mühim fonksiyonu çok kısa sürede Osmanlı ordusunu düzenlemesi, orduya milli ve dini şuurla sentezlenmiş yeni bir ruh vermesidir. Çanakkale bu ruh sayesinde kazanıldığı gibi, İstiklal savaşı da bu ruh sayesinde kazanılmıştır. Savaşın Ingiltere ve Fıransanın beklentilerinin aksine 4 yıl uzaması, İngiliz ve Fıransız imparatorluklarının çatlaması da yine bu ruh sayesinde olmuştur.

Ittihat ve Terakki iktidarını elinde tutan üç kişiden biri olan Talat Paşanın adına caddeler, bulvarlar, mahalleler, okullar olmasına rağmen, Enver ve Cemal Paşanın adını taşıyan bir tane cadde, mahalle, okul ve saire bulunmamasını anlamak zordur. Halbuki Enver Paşa da, Cemal Paşa da; Talat Paşa ne kadar sorumlu ve vatanseverse, o kadar sorumlu ve yatansever idiler.

Dr. Yusuf Gedikli’nin hazırladığı bu kitap, Enver Paşa hakkında ilk defa kendi eserlerinden yararlanılarak ve kendi eserlerine dayanılarak birinci elden bilgi vermektedir. 


Röportaj türünün şaheser örnekleri:

B A M T E L İ

Aydil EROL

Kıvrak bir kalem, pırıl pırıl bir Türkçe, akıcı bir üslûp, inanılmaz bir bilgi birikimi, birbirinden güzel nükteler, eşit: Bamteli…

Dünyanın yaşayan en büyük destanı hangisidir? Mimar Sinan aşılmış mıdır? Dîvan edebiyâtı kimindir? Dilde, fikirde, işte, edebiyâtta, mimarlıkta birlik ve beraberlik gösteren Türk Dünyası, aynı birlik ve beraberliği musikide de gösterebiliyor mu? ‘Bülbül yuvası’ nedir? Ulusal olmadan evrensel olunabilir mi? Türk Musikisinin gelişmeye ihtiyacı var mı? Dede Efendi’yi tanımamak eksiklik midir, değil midir? Türkçe adlara çıkarılan engeller!.. Tarihî korumacılık nedir? Sanat tarihinin önemi. Uyurken gezenler, gezerken uyuyanlar… Dünyanın ortası neresidir? Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya neden öldü? ‘Müzik’ mi, ‘musiki’mi? Arabesk nedir? ‘Alaturka’ neye denir? Atatürk’ün istemediği orkestra şefi… Atatürk, ‘Türk Musikisi’ni kaldırın!’ dedi mi, demedi mi?.. Okumuş cahiller ordusu. Dünya turuna çıkan Türk gazeteciler. ‘Fahrî boy’ Kırım’ın neresinde? ‘Kastamonu Tatarı’…

Yazdığı Fransızca şiirler 1938 yılında Fransa’da ödül alan Türk şairi. “Türkçeyle bilim yapılamaz” mı?.. Tambur tarihe mi karıştı, yoksa kurtuldu mu?.. Sazların kraliçesi… “Şiir Fransızcayla yazılır” diyen şair. Yetersiz olan Türkçe mi yoksa… Oryantalizm, emperyalizmin keşif kolu mudur? Türkçe konuşan gök gürültüsü. Kanunî’nin, Bâkî’nin zamanında Türkçede kaç kelime vardı? Evi otomobil, annesi televizyon, babası bilgisayar, kardeşi cep telefonu olanlar… Bir Türk sosyolojisi var mıdır? Batı modelinin çelişkileri? Türk tarihinde feodaliteden söz edilebilir mi? ‘Bin yıllık tarihimiz’ ne demektir? Batı, yeryüzündeki üstünlüğünden memnun mudur? Felsefeyi Batı’nın tekeline bırakmak doğru olabilir mi? ‘Az gelişmiş’ ne demektir? Türkiye ne zaman sömürge olmuştu?.. Bilim uluslar arası mıdır?.. Batının ahlâk anlayışı?.. vb. gibi birbirinden ilgi çekici hususlara kapı açan sorular…

Ufuk Ötesi yayınlarının 10’uncu kitabı olan Aydil Erol’un bu eserinde: Ali Akbaş’ın, Bünyamin Aksungur’un, Oktay Aslanapa’nın, Arif Nihat Asya’nın, Nihâl Atsız’ın, Nevzad Atlığ’ın, Yavuz Bülent Bâkiler’in, Kemal Çapraz’ın, Nihad Mazlum Çetin’in, Ahmet-Ekrem Çoktan’ın-Meral Aşan’ın, Mehmed Akif Ersoy’un, Yusuf Gedikli’nin, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun, Orhan Şaik Gökyay’ın, Gülçin Yahya Kaçar’ın, Nejdet Koçak’ın, Ali Osman Özcan’ın, Ahmet Özhan’ın, Gözde Ramazanoğlu’nun, Suphi Saatçi’nin, Baykan Sezer’in, Oktay Sinanoğlu’nun, Cinuçen Tanrıkorur’un, Kemalettin Tuğcu’nun, Orhan Türkdoğan’ın, Necdet Yaşar’ın, Durali Yılmaz’ın, Nahit Yücel’ın çeşitli konularda ilgi çekici, ufuk açıcı görüşlerini bulacaksınız…


Duygu Yarpaqları
Lale Memmedova Meftune
 

Ufuk Ötesi Yayınları kitap serisine bir yenisini daha ekledi. Azerbaycanlı şaire Lale Memmedova Meftune'nin Duygu Yarpaqları isimli şiir kitabı Ufuk Ötesi Yayınları'ndan çıktı. Bakü'de doğan ve Azerbaycan'ın dünyaca ünlü şairleri Bahtiyar Vahapzade ve Süleyman Rüstem gibi ünlü isimlerden ilham alan Lale Memmedova, Azerbaycan'da katıldığı yarışmalarda çeşitli hediyelerle onurlandırılmış ve ayrıca "Meftune" lakabı verilmiştir.

Aynı zamanda tiyatroya da gönül veren Lale Meftune, uzun zamandır ikinci vatanım dediği Türkiye'de yaşıyor ve Kafkaslar'ın Türkiye'deki sesi Radyo Baycan'da "Duygu Yaprakları" adlı program yapıyor.

Lale Meftune'nin sevgi ve duygusal şiirleri yanında vatan hasretiyle yazdığı şiirler de dikkat çekiyor.

"Şehid ganıyla sulandı torpaq,
Çinar ağacında ağladı yarpaq,
Buludlar dumanlı, göyler gemlidir,
Ziyarete gelen gözler nemlidir,

Yeter artıq anaların göz yaşı,
İstemirik vaxtsız gelen baş daşı.
Yasa boğdu bacıları, qardaşı,
Bitsin daha, bu savaşın son yaşı"

Dizeleriyle de şehitlerin arkasından gözyaşı dökmektedir.

 


HÜZÜNLÜ ŞARKILAR

Özdemir Özsoy

Gazetemizin Yayın Danışmanlarından Özdemir Özsoy’un “Hüzünlü Şarkılar” isimli romanı Ufuk Ötesi Yayınlarından çıktı. Bir nefeste okuyabileceğiniz bir roman.

Yazar, akıcı bir üslup ile İkinci Dünya Savaşını yaşamış olan kuşağın, o duygulu ve hüzünlü ruh halini bize tanıtmak istiyor.

O kuşak, içinde yaşadığımız toplumun bugünkü halini, ta o zamanlardan bilmiş, görmüş ve tahmin etmiş. Çok sıkıntılı yaşamalarına rağmen bizler için üzülmüşler. Zaman zaman gıpta ile fakat çoğunlukla endişeyle bakmışlar bize.

Kitabı okurken güldüğünüz de olacak ama sizi ağlatacak ve asıl önemlisi düşündürecek sahnelerle karşılaşacaksınız. 

İlâhi bir neşe, acı, ıstırap, aşk ve yaşama sevinci…

Okuduktan sonra bir sevdiğinize mutlaka okutacaksınız.

 


Kıbrıs'ta En Uygun Çözüm Nedir? 

Dr. Yusuf  GEDİKLİ