Kasım 2008

Ö T E S İ

 

7.05.2024 



Atlı Yiğidin Oyunu Cirit


Türk kültüründe at tartışılmaz bir öneme sahip. Eski tarihlerde at en başta bir ulaşım aracı olarak kullanılmakla beraber, etinden ve sütünden de faydalanılırdı. Bilindiği gibi at sütünden milli içeceğimiz olan kımız yapılmaktadır. TRT’de milli kültürümüze katkılarını çeşitli programlarla sürdürüyor. “Atlı Yiğidin Oyunu Cirit”te bunlardan birisi. Bu belgeselin yönetmeni Burhanettin Keteci ile belgesel hakkında bir söyleşi yaptık. Röportaj:Yücel VELİOĞLU

*Türk kültüründe atın önemi nedir? Bütün insanlık alemi için bir ulaşım aracı, bir dayanak, güç gösterisi ve hayvanlar aleminden de insana en yakın olan hayvan olarak tanınır at kültürümüzde. Türk kültürüyle özdeşleşmesine gelince ecdadımız at sırtında asırlar boyu savaşlar yapmış yeni ülkeler fethetmiştir. Cihangirlik ruhunu at sayesinde uzak ülkelere taşımışlardır. Hatta bilinen bir söz vardır Türkler için, ‘At sırtında doğarlar, at sırtında ölürler.’ Yemeleri, yatmaları, evleri, barkları hepsi odur. Yine bir Türkmenistan atasözü ise ‘Sabahleyin kalktığında önce atanı, sonra atını tanıyacaksın’ derken, Türk insanıyla atı hiçbir şekilde birbirinden ayırmıyor. Savaş zamanında atlı süvariler savaşıyor, savaş olmadığı zamanda atlı sporlar gündeme geliyor. İşte bunlardan bir tanesi de ‘Atlı Yiğidin Oyunu Cirit’. * Cirit oyunundan biraz bahseder misiniz? Cirit sopayla oynanan, bir at, bir biniciden oluşan bir spor. Bugün kaynak itibarıyla aklımıza Erzurum geliyor. Bizdeki ciritçi motifini batıdaki şövalyenin yerine koyabiliriz. * Niçin böyle bir belgesel çektiniz? Bu belgeseli çekmek nereden aklınıza geldi? Birçok milli oyunumuz ve sporumuz maalesef bugün bilinmemekte. İşte bizde ciritin kaybolmaması için böyle bir belgesel çektik. Cirit şu anda; Erzurum, Malatya, Kars, Erzincan, Ankara, Uşak ve Manisa’da faal olarak yapılıyor. Cirit 81 vilayetten meydana gelen ülkemizde 9-10 vilayetle sınırlı kalmıştır. En yoğun olduğu yerde Erzurum. Erzurum’da yaklaşık 13-14 tane resmi kulüp var. Halkın cirite gösterdiği ilgi de tabi çok yüksek. Bizim çocukluk zamanımızda en büyük eğlencelerden biri cirit seyretmekti. Şimdi bunları geçmişte yaşadığımız için, en azından kaybolmasın, tespit edelim, geleceğe bir miras olarak kalsın ve gençlerimiz ileride arşivlere baktığı zaman bizim de böyle bir sporumuz varmış desinler. Bir şeyler kaybolmaya başlamış hissi vardı. Bu çocukluk zamanında vardı; ancak şimdi gerçekleştirmek kısmet oldu, bu açıdan çok mutluyuz. * Bu sporun tanınması için neler yapılabilir? Devletin mutlaka buna el atması lazım. Biz bunu programda da vurguladık. Toprak Mahsülleri Ofisi bu desteği yapıyor; ancak burada önemli olan bu gibi destek veren kurumların çoğalması. Gazeteniz aracılığıyla buradan şunu söylemek istiyorum; nasıl ki bir Türk Güreş Vakfı varsa, bir Türk Cirit Vakfı da kurulmalıdır. * Belgeseliniz kaç bölümden oluşuyor ve ne zaman seyircisiyle buluşacak? Belgesel dört bölümden oluşuyor. Bizim toplumumuzdaki, tarih içerisindeki atı anlatmaya çalıştık. Bölümler: ‘Tarih Yapraklarında Cirit’, ‘Atlı Spor ve Kuralları’, ‘At Bayramı ve Cirit’ ve ‘At ve Cirite Gönül Verenler’ 17 Nisan cumartesi günü saat 11:00’da TRT1’de yayına başlıyoruz. Programımız dört hafta boyunca aynı saate yayınlanacak. * Bu belgeseli daha önce de televizyonda yayınladınız nasıl bir tepki aldınız? Tekrar yayınlamanızda seyircinin etkisi var mı? Programı daha önce TRT2, TRT-İNT, TRT-GAP ve TRT-TÜRK’te yayınladık. Yayınlardan çok güzel, olumlu tepkiler aldık. Tekrar yayınlanması için talepler oldu. Hatta bazı izleyicilerimiz programın CD’lerini istediler. * Bir de Ahılteke atları var... Ahılteke atları hakkında bazı rivayetler var. Ahılteke atları Türkmenistan’da çok değerli olan bir at cinsi. Ruslar bu atları toplayıp kaçırıyorlar ve yetiştirmeye çalışıyorlar. Ama yetiştiremiyorlar, sonra onları katletmeye başlıyorlar. Sadece dört tane at Rusların elinden kurtarılıyor. Şu anki at nesli o dört atın soyundan geliyor. *Çekimlerinizi nerelerde yaptınız? Orta Asya’da; Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan ve Kırgızistan’da çekimler yaptık. Türkiye’de ise; Erzurum, Bayburt, Kars, Manisa, Uşak, Malatya, Urfa, Balıkesir, İzmir, Trabzon, Ankara ve İstanbul-Kağıthane’de çekimler yaptık. Bu çekimlerde eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp Bey’in büyük desteklerini gördük. Çekimlerimize Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Türkiye Jokey Kulübü sponsor oldular.


Bu haber defa okundu.

Ufuk Ötesi  : 2004 / 04

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002