Kasım 2008

Ö T E S İ

 

3.10.2024 



Evrak-ı Perişandan

 
Doç. Dr. Fethi Gedikli

Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü


Ufuk Ötesi gazetesi yazıhanesi bir merkezdi. Birçok arkadaş ve dostla orada karşılaşıp sohbet etme imkanı buluyorduk. Burası yurt içinden, dışından ve bilhassa Türk ülkelerinden birçok yeni insanla da tanışma fırsatı sunuyordu. Birçokları için İstanbul’da mutlaka uğranılması gereken bir yer, Kemal Çapraz’ın başında bulunduğu Ufuk Ötesi yazıhanesiydi. Bir buluşma yeriydi.

Eylüller hüzün doludur. Bu Eylül de öyle oldu. Kemal Çapraz dostlarını derin bir hüzne boğarak apansız dünyamızı terk etti. Atsız’ın o meşhur mısraı biraz da onun için söylenmiştir galiba: “Rahat yatakta ölmek acep olmaz mı çile?”
Haberi aldığımda aşağıdaki satırlar döküldü içimden. Acı haberi saklamak mümkün değil; Çapraz İstanbul’da toprağa verildiği gün bu satırlarda Azerbaycan’da yayınlanan 525-ci Gazete okuyucularına ulaştı. Şimdi onları pek az değişiklikle yeniden takdim ediyorum:
Sabah saat onu altı dakika geçe Abdülhamit Avşar’ın mesajı geldi: “Kemal Çapraz’ı kaybettik. Allah rahmet eylesin.”
Kendimi kaybettim. Nasıl yani? Sapasağlam adam nasıl ölür? Dirimle ölüm arasındaki sınır bu kadar kolay mı geçiliyor? Bir kapıdan çıkıp bir daha dönmemek gibi…
Aradım. İnsan daha çok şey bilmek istiyor. Nasıl olur? Dün akşam (15 Eylül) Tuzla’da E-5 karayolunda bir trafik kazası geçirmiş… Ne yapalım, ne yapabiliriz? Ölüm karşısında hepimizin boynu kıldan ince değil mi? Kabulleneceğiz. Başka yol var mı? Sonra hemen geri sarmaya başlıyor zihin filmi. Daha dün akşam 18.13’de “Haber Ajanda”dan Yavuz Selim telefon etti ve ‘Telefonunu Kemal Çapraz’dan aldım’ dedi. Azerbaycan’dan gelen bir yazıyı, yayımlanması için ona göndermiştim. Bana da onu rahmetli salık vermişti.
Kırıkkale, Karakeçili’deyim. Birkaç ay evvel Dilaver Cebeci’nin cenazesinde onunla aynı saftaydık. Şimdi onun cenazesinde saf tutmak için bu akşam İstanbul’a döneceğim. Abdülhamit Avşar da Konya’dan gelecek!
Beş gün evvel, 11 Eylül 2008 Perşembe günü, Cağaloğlu’na inmiş Ufuk Ötesinin yazıhanesine de uğramıştım. Gazete çalışanlarıyla birlikte orada idi. Ben bir müddet İstanbul’dan uzak düştüğüm için Derneğin vaziyetini sormuştum. “Çok iyi, daha da iyi olacak!” demişti. Bir yıla yakındır Orhan Gedikli başkanlığında, Kemal Çapraz ve bir grup arkadaş “Yarım Elma Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği”ni kurmuş ve birlikte çalışıyorduk. Sonra bilhassa Türk dünyasına seyahatleri düzenleyecek bir seyahat şirketi teşkil edecektik. Teklif Orhan Gedikli’den gelmişti. Böylece mali sıkıntılar içinde boğuşan Ufuk Ötesi gazetesine ilave bir kaynak yaratılmış olacaktı. Gazete yazıhanesi şirketin büro hizmetlerini de yürütecekti. Benim rolüm rehberlik ve danışmanlık şeklinde olacaktı. Orhan Gedikli mensubu olduğu hekimler camiasından seyahate çıkacakları toplayacaktı. “Olur” demiştim, “Bayramdan sonra oturup konuşalım.” O ise bunun gazeteyi rahatlatmanın yanı sıra davamıza da hizmet edeceğini ifade etmişti: Türk Dünyası arasında gelişen ilişkilere katkısı olacaktı. Sonra benim çalışmalarımı ve çıkarmayı düşündüğüm dergiyi sormuştu. Ağabeyimin bu ayki yazısını yazamadığını, “dağ başındayım, yazma, gönderme imkanım yok” dediğini nakletti. “Ona bir dizüstü lazım.” diye de ekledi. “Yusuf Abinin iyi bir okur grubu var, yazılarını dikkatle takip ediyorlar” demişti.
Ufuk Ötesi gazetesi yazıhanesi bir merkezdi. Birçok arkadaş ve dostla orada karşılaşıp sohbet etme imkanı buluyorduk. Burası yurt içinden, dışından ve bilhassa Türk ülkelerinden birçok yeni insanla da tanışma fırsatı sunuyordu. Birçokları için İstanbul’da mutlaka uğranılması gereken bir yer, Kemal Çapraz’ın başında bulunduğu Ufuk Ötesi yazıhanesiydi. Bir buluşma yeriydi.
Gazete ve dergi çıkarmayı ben çok önemli ve değerli bir iş olarak görürüm. İnsanları yazmaya yöneltir. O bakımdan dergi çıkaranlar, gazete çıkaranlar bu bakımdan kültürümüze çok önemli bir katkı yapmaktadırlar. Ufuk Ötesi de bu yolda yedi yıldan beri büyük iş görmüştür. Benim yazılarım da dahil birçok diğer yazılar böyle bir mecra olmasaydı yazılmış olmayacaktı. İlk defa yazmaya orada başlayan insan da az değildir, sanırım.
Gazetenin yanında “Ufuk Ötesi Yayınları” da çeşitli konularda 25’e yakın kitap yayınlayarak önemli bir hizmet ifa etmiştir. Bunlar arasında Türk dünyasının çeşitli ülkeleriyle ilgili kitaplar da dikkati çekmektedir. Daha yayınlayacağı çok kitap, çıkaraağı çok gazete vardı. Gerçekleştiremediği arzularından bir ide “Isırgan” adını vereceği bir mizah dergisi neşretmekti.
Gazeteyi ve yayınevini kurup ayakta tutan tek başına Kemal Çapraz idi. O daima güler yüzlü, nazik, arkadaşlarının her türlü isteğini karşılamaya çabalayan bir insandı. Sürekli hareket halindeydi, onu on dakika evvel bir yerde, on dakika sonra başka bir yerde görürdünüz. Adeta kabına sığamaz, taşardı. Gösteriş için, bir mevki elde etmek için değil, inandığı için doğru bildiği yolda samimi bir şekilde, herhangi bir talep etmeden çalışırdı. İdealistti, ülkücü idi, dava adamı idi.
Başkasından asla isteyemeyeceğiniz işleri ondan kolayca isterdiniz. Hiç yok diyemezdi, demezdi. Ufuk Ötesindeki çitlembiğe dair yazım için Aksaray Vatan Caddesi başındaki ihtiyar bir çitlembik ağacının fotoğrafını çekmesini rica etmiştim. Beni kırmadı, birlikte gidip çektik. Şura-yı Devlet çalışmam için Türk Ocağı bahçesinde yatan Şura-yı Devlet mensuplarının fotoğraflarını da ona çektirmiştim.
Dostlarını çok düşünürdü. Hukuk tarihi konusunda çalıştığımı bildiği için bir yerde gördüğü hocam M. Akif Aydın’ın Türk Hukuk Tarihi adlı kitabını alıp bana getirmişti. Yazıhanesine her taraftan pek çok kitap ve dergi gelirdi. Her zaman lazım olanı alabilirsin derdi. Vermekten büyük bir zevk alırdı. Böylece ondan onlarca kitap ve dergi almıştık.
2004 yılı Haziranında Azerbaycan’a Kültür ve Tanıtma Müşaviri olarak tayin edildikten iki hafta sonra Ahıska Türklerinin uluslar arası kurultayı için Hüseyin Adıgüzel ile Bakü’ye gelmişlerdi. Bakü’nün ‘isti ve bürkülü’ bir Temmuz gecesi onlarla uzun uzun Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ve genel olarak Türk dünyası üzerine sohbetler ettik. Sokakları arşınladık. Sonra gecenin bir yarısı beni Samed Vurgun Parkı karşısındaki evime bırakıp gittiler. Dönüşte bir yazısında benden sitayişle bahsetmişti. Her zaman faaliyetlerini yaz, gazeteye koyalım diyordu. Maalesef, yoğun işlerim arasında gazeteye yazmakta olduğum “Evrak-ı perişandan” başlıklı yazılarını da sürdürememiştim.
O Bakü seyahatinde Türk kültüründeki Kurt/Bozkurtla ilgili gördüğü her şeyi topladığını ve bunları abidevi bir kitapta neşretmek istediğini söylemişti. Bakü İçerişeher içinde bulunan geçmiş batık liman kentinden çıkarılan yazılı taşların birinde de bozkurt başı bulunduğunu işittiğini söylemişti. Veya ben söylemiştim. O günün yoğunluğu içinde birlikte koşup o şekli de fotoğraflamasına yardımcı olmuştum.
Kemal Çapraz’ın “opus magnum”u olacak bu eserin yayımlanmasını sağlamak hepimizin görevidir artık!
Onu, Ufuk Ötesini çıkarmaya başladıktan sonra, gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapan ağabeyim Yusuf Gedikli vasıtasıyla tanımıştım. Bir gün kendisi de neşriyat işinde olan çok değerli bir arkadaşım imalı imalı “Ufuk Ötesinin finansmanı nereden geliyor?” diye sormuştu. Bilmiyordu ki, Kemal Çapraz bu gazeteyi borçla-harçla, bin bir zahmetle çıkarıyor. Ufuk Ötesinin kısa zamanda yarattığı etki, dışarıdan bakanları şaşırtmış olmalıydı.
Kışın bir ara Kırımlılar Derneğinden bir konuşmacı istemişler, o da beni tavsiye etmişti. Bunun üzerine İstanbul Çapa’daki dernek merkezinde “Azerbaycan’da Tatarlar” konulu, bence, hoş bir sohbet gerçekleştirmiştik.
Ağustos ayının ikinci yarısında Başbakan Erdoğan’ın Azerbaycan’ı ziyareti münasebetiyle telefon edip devlet televizyonundan arkadaşların Azerbaycan’da yorumunu alabilecekleri bir gazeteci adı rica ettiklerini aktarmış ve benden isim istemişti.
Gine on gün kadar önce, bir çağrı üzerine bir dostunun temin ettiği kırtasiye malzemesini Azerbaycan’a nasıl gönderebileceğini sormuştu. Bunları kaydetmekteki maksadım Kemal Çapraz’ın nasıl bir müracaat kaynağı, umut adamı olduğunu göstermek içindir.
Bundan bir ay kırk gün kadar evveldi. Ufuk Ötesine uğradığımda Gül Öztürk, gizlice Kemal Beyin doğum günü olduğunu, ona bir sürpriz yapmak istediklerini söyleyerek onun için açtıkları deftere duygularımı yazmamı istemişti. Ben de fark edilmemek kaygısıyla çabuk çabuk, böyle bir defter için çirkin düşen hattımla duygu ve düşüncelerimi karalamıştım. Bu da bir kadermiş. Bu sürpriz defteri görünce çok duygulanmış olmalı! Herhalde nadir insanlar doğum günlerinde böyle bir sürpriz hediye ile ödüllendirilmişlerdir.
Sabahtan beri ağabeyim aradı. Herkes gibi çok üzgündü. Ufuk Ötesi yazıhanesinde idi. KOCAV, Yarım Elma ve Avrasya Bir vakfı acı haberi ve cenaze yeri ve zamanını bildiren mesajlar gönderiyorlar. Onu tanıyanlar arayarak birbirlerine başsağlığı diliyorlar. Büyük acıyı böylece soğutmak istiyor olmalılar!
Kıbrıs, Azerbaycan, Kırım ve bütün Türk yurtları çok değerli bir evladını yolcu ediyor. Türkiye çok değerli bir evladını yolcu ediyor, umum Türk milleti hayatının en verimli çağında samimi ve çalışkan bir dava adamını, az yetişir bir oğlunu ebediyete yolcu ediyor. Onun kadar Türk dünyasının dertleriyle dertli, sevinçleriyle sevinçli, gece-gündüz bunlarla meşbu; içten, çalışkan, teşebbüs sahibi, teşkilatçı bir insan olmak kolay değildir. Cenab-ı Allahtan yakınlarına ve dostlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.
Ölümsüz Yunus’tan bir dize geliyor kalemin ucuna: ‘Yıl geçe obrula sinim unutulup kalam bir gün.’ Bütün Türk yurtlarının bayraklarına bürünmüş olarak Tuzla mezarlığında ebedi istiratgahına tevdi ettiğimiz Kemal Çapraz’ın zaman geçtikçe sini obrulsa da adı, inanıyorum ki, Türk dünyasının her köşesinde daima saygıyla, sevgiyle anılacaktır.
Tuzla mezarlığındaki komşularından birinin mezar taşındaki şu dörtlük sade fakat ne kadar anlamlıdır:
‘Atası ölen bilir/Başına gelen bilir/O gitti acı duymaz/Geride kalan bilir.’
Geride kalanlara, başta kederli ailesine, bütün dostlarına başsağlığı diliyorum. N’eyleyelim? Abdülhamit Avşar’ın sözünü tekrarlayalım: Kemal Çapraz’ı kaybettik. Allah rahmet eylesin.


fethigedikli@ixir.com

Bu yazı toplam 31253 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002