Kasım 2008

Ö T E S İ

 

5.05.2024 



Yıldızlılardan vefa: Yıldız’ın ilk şehidi Levent Baykay mezarı başında anıldı


Yıldız Teknik Üniversitesi’nin ilk şehidi Levent Baykay, İzmir Karşıyaka’daki mezarı başında anıldı. Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Milliyetçileri, Levent Baykay’ın şahadetinin 30. yılı sebebiyle kabri başında buluştu.

Türkiye’nin dört bir tarafına dağılmış olan Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Milliyetçileri A. Turan Hocaoğlu ve Hüseyin Tavukçuoğlu’nun daveti üzerine Levent Baykay’ın manevi huzurunda bir araya geldiler. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen Yıldızlılar, önce Soğukkuyu camisinde buluştu. Buradan ikindi namazına müteakip, rahmetlinin aziz ruhu için Mevlit-i Şerif okundu. Akabinde Soğukkuyu mezarlığına geçen grup, burada şehidin mezarı başında Yasin-i Şerif ve dualar okudu. Duadan sonra Cevdet Yüce’nin aramızdaki en büyüğümüz konuşma yapsın teklifi üzerine Hüseyin Tavukçuoğlu söz alarak, “şehidimiz adı gibi levent, sahabe ahlaklı, gerçek bir dava adamıydı” dedi. Levent Baykay’ın yakın arkadaşları A. Remzi Dinçer, , Şahabettin Yılmaz, İlhami Ayrancıoğlu, Nuri Bayraktar ve Şaban Kazaçeşme de mezar başında birer konuşma yaptılar. Ev arkadaşı olan Şaban Kazaçeşme şu hatırasını dile getirdi: “Rahmetli şahadetinden bir gün önce evdeki bir sohbette arkadaşlar ben ölmeyeceğim, şehit olacağım demişti. Öyle de oldu” diye konuştu. Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencileri adına konuşan Şafak Deveci, bugün ağabeylerimizin düzenlediği bu vefa toplantısı, şuna emin olun ki, gelecek 30 yıllarda da bizler tarafından devam ettirilecektir” dedi. Daha sonra Konak Esnaf ve Sanatkârlar Lokali’ne geçilerek her ay İstanbul’da yapılan Yıldızlılar İstişare Toplantısı bu defa İzmir’de yapıldı. Toplantıyı ev sahibi olarak Şaban Kazaçeşme ve İlhami Ayrancıoğlu açtı. Yaşça ve dönemce büyük olan Hüseyin Tavukçuoğlu’na söz verildi. Tavukçuoğlu burada Arif Nihat Asya’nın “Ağıt” şiiriyle başladığı konuşmasına, “Biz bugün yaşayanlar olarak şehitlerimize karşı sorumluluklarımız var. Onun için çalışmalar yapmalıyız. Biz bu şehitlerimizle dava arkadaşıydık. Dava arkadaşlığı bütün inançlarıyla birlikte yapılan en samimi arkadaşlıktır” dedi. Tavukçoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sohbetlerden sonra Sahabe Asr suresini okur öyle dağılırdı, Asr suresini okuyup öyle dağılalım inşallah’ denirdi. Bakın Asr suresinde ne diyor, “Çağ dile gelsin! İnsanoğlu kesinlikle hüsrandadır, kesinlikle! Bu hüsrandan sadece iman edenler, iyilik, güzellik ve doğruluk için çalışanlar, hak ve adalet için omuz omuza verenler ve güçlüklere omuz omuza göğüs gerip acıları paylaşanlar kurtulmuştur.” (Asr; 1-3) “Çağ dile gelsin” ile denmek istenen sanki şudur; Yani yedinci, sekizinci, onuncu, onsekizinci, yirminci vs. bütün çağlar, her biriniz teker teker dile gelin! Dile gelin de söyleyin: Bizzat kendi çağını yaşamayanlar hüsrandadır! Kendi çağı zulümler, kötülükler doluyken önceki veya sonraki çağlardan medet umanlar hüsrandadırlar! Bizzat kendi çağında, kendi zamanında, kendi ortamında iyilik, güzellik ve doğruluk için çalışmayanlar hüsrandadır! Bunları bir “değer” olarak görmeyenler hüsrandadır! Çağının zulümlerine karşı çıkmayanlar hüsrandadır, hak ve adalet için bir araya gelmeyenler, zulüm ve kötülüklere karşı direnmeyenler, dayanışma ve yardımlaşma içinde olmayanlar hüsrandadır! Ahiret günü her çağın insanını, içinde yaşadığı çağa karşı sorumluluklarını yerine getirip getirmediği noktasında sorgulayacağız. Çağı dile getirip konuşturacağız. Bu nedenle çağınıza müdrik olun, kendi çağınızda ve kendi ortamınızın insanı olarak iyilik, güzellik, doğruluk için çalışın, hak ve adalet uğruna mücadele edin, dertlerin ve acıların yardımına koşun… Her çağa kendi çağdaşını ve her çağa kendi çağını soracağız, bu değerleri yaşamak ve yaşatmak için ne yaptınız diye… Demek ki, “Sahabe Asr suresini okur öyle dağılırdı” demek şu demek oluyor: Yani sahabe bir araya gelince iyilik, güzellik ve doğruluk için neler yapılabileceğini, hak ve adalet için nasıl mücadele edeceklerini konuşurlardı. Korkularını yenmek ve dertlerinin esiri olmamak için çözümler üretirlerdi. Birbirlerinin acılarını ve dertlerini paylaşırlardı. Bir derdi olan söylerdi, ona hep birlikte çözüm ararlardı. Bir derdi ve meselesi olan bunu önce Allah’a, sonra Müslümanların ortamına getirerek çözeceğinden emin olurdu. Bunun için Allah’a dayanırlar (tevekkül) ve birbirlerine arka çıkarlardı yani “arka-daş” olurlardı. Sahabe (arkadaş) bu demekti. İşte geçmiş dönemde bizde böyle bir arkadaşlığa sahiptik. Ama bu arkadaşlıkları şimdi bulmak çok zor” Toplantının sonunda şehit Levent Baykay’a ithaf edilecek olan ve Mehmet Dikici tarafından hazırlanacak bir kitabın Ufuk Ötesi Yayınları arasından basımına ve gelirinin Levent Baykay öğrenci yurduna verilmesi kararlaştırıldı.


Bu haber 5735 defa okundu.

Ufuk Ötesi  : 2008 / 01

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002