|
|
|
Cemal Çapraz’ın oğlu
|
Benim bir Kemalim vardı; bundan sonra binlerce Kemalim oldu. O manevi güç bana yeter. Geride kalanlara Allah uzun ömür versin. Kemalimin hatıraları yaşadıkça o huzur içinde yatacaktır.
|
Kemal 19 Temmuz 1964 günü Araç’ın Pelitören köyünün Kuzalan mahallesinde dünyaya geldi; ailemizi sevince boğdu. Mütevazı bir aile çocuğuydu. İlk, orta ve lise tahsilini Tuzla’da yaptı. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu Gazetecilik bölümünü kazandı. Ben devamlı bir eğitimci olduğum için her zaman takip ettim. Üniversite 2. sınıfta ziyaretine gittim. Zil çaldı. Kemal’le birlikte arkadaşları beni almaya geldi. Kemal’e sordum: Bu gençlerin hepsi senin arkadaşların mı? Evet baba, hepsi benim arkadaşlarım, dedi. Hepsi de pırıl pırıl gençlerdi. Hepsinde de okuma aşkı vardı. Eğitimci olduğum için hepsinin vatana, millete hizmet aşkıyla okuduğu izlenimi bende uyandı. Okuldan çok memnun ayrıldım, çünkü arkadaş çevresi çok iyi yetişmesi çok güzel, ondan sonra pek takip etmedim.
Okuldan geldiği zaman çeşitli konular hakkında fikir teorisi yapardık. Onun taze bilgileri ve benim tecrübem sohbetlere renk katar öylece devam eder giderdik.
Kemal üniversiteyi bitirdi. Türkiye gazetesinde muhabir olarak işe başladı. Onun yegâne ideali basın yoluyla memleketine hizmet etmekti.
O sırada Afganistan olaylarına başladı. Orada bulunan Yasir Gerçek vasıtasıyla Afganistan olaylarını basına yansıttı. Onun biricik düşüncesi dış Türklerin sesini dünyaya duyursun, ezilmesin idi. Her fırsatta onlara uzanmak, onların sesini dünyaya duyurmak için yanıp tutuşuyordu. Sovyetler Birliği dağılmamıştı. Rusya’nın Kırım’da yaptığı zulümleri anlatıyor, onlar için bir şeyler yapmanın yollarını anlatıyordu. Bunların hepsini yazsam ciltler doldurur. Kemal’in bulunmuş olduğu yer, tam onların sesini duyuracak yer değildi. Nihayet Sovyetler dağıldı. Ve o da Ufuk Ötesi adlı bir gazete açtı: Tam bağımsız bir gazete. Ne cesaret ki bir kuruş parası olmadan bir yayın organı açıyor.
Dış Türkler ile ilgili fikirlerini yazmaya başladı.
Biz bir çekirdek aile olarak onu vatana, millete bağlı ve dürüst bir evlat olarak yetiştirmek için gereğini yaptığımıza inanıyorum.
O hiçbir zaman para kazanmayı düşünmezdi. Onun için maddiyat ikinci plandaydı. En çok özen gösterdiği şey dürüstlük ve verilen sözü yerine getirmekti. Onun gözündeki vatan sevgisi, bayrak sevgisi, millet sevgisi idi. İnsanlara son derece saygılı idi. Aile ortamında beş kardeş hiçbir zaman kırıcı bir tutum sergilememişlerdir. Onun için anne, baba, abla, kardeş çok önemliydi. Dinine bağlı hatta insanlara değer verdiğini şöyle söylerdi. Yûnus: Eğer bir kalp yıktın ise bu kıldığın namaz değil, demiş. Yaptığı işlerden kesinlikle karşılık beklemezdi. Ne kadar maddi sıkıntısı olsa bile.
Kemal Nahcivan’da, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey’de 4 gün misafir kaldı. Orada ki anılarını anlatırdı. Bir gün Elçibey iki oğlunu birer dizine oturtmuş. “Çırpınır
Karadeniz bak Türkün bayrağına ‘’şarkısını söyletir. Elçibey der ki: ‘’Kemal bey sen koroyu kurmuşsun ben de bari kayılayım ‘’der. Çok keyifli saatler geçirirler. Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ta misafir olur. Onunla Kıbrıs,Türkiye,Dünya Türkleri üzerine derin sohbetler ederler.
Kemal daima tarihte iz bırakmış insanlardan örnek alır, onları kendinde uygulamaya çalışırdı.
Onlardan bir tanesi; Mehmet Akif Ersoy, İstiklal marşını yazar,T.B.M.M.’de defalarca ayakta alkışlanır. Ondan sonra milli marş olarak kabul edilir. 500 altın Mehmet Akif Ersoy’a mükafat olarak verilir. Akif o altınları Türk ordusuna bağışlar. Mehmet Akif Ersoy’un ceketi bile yoktur. Öyle olmasına rağmen almaz. İşte bu fedakarca yapılan hareketten örnek alır,onları ölçü alır,kendine ufuk çizer. Vatanına, Milletine bir şeyler anlatmak için çıkardığı gazete yoluyla ulaşmak için çırpınır dururdu. Ben emekli bir öğretmen olduğum için elimden geleni yapardım, amma yetmezdi. O yine de çok güçlü dururdu. Annesine ‘’ Anne ben çok zenginim çünkü benim gönlüm zengin’’ derdi.
Bir baba olarak herkes evladını sever amma o sadece benim evladım olmadı,herkesin evladı,herkesin kardeşi, herkesin can yoldaşı oldu. Cenazesinde bunu çok güzel sergiledi. O güzel insanlar onu son yolculuğuna şanına yakışır bir şekilde uğurladılar. Onu anlamayanlarda anlamış oldu. O her zaman derdi ki:‘’Ben öldükten sonra beni anlarlar.’’ derdi.
Bir baba olarak her gittiğim yerde ‘’ Ben Kemal Çaprazın babasıyım diyebilirim’’ yegane tesellim budur. Açtığı çığır ve hatıralarını gelecek nesillere aktarabilirsek ne mutlu çünkü bu millete gelecekte hizmet edeceklere cesaret verir.
Benim bir Kemalim vardı; bundan sonra binlerce Kemalim oldu. O manevi güç bana yeter. Geride kalanlara Allah uzun ömür versin. Kemalimin hatıraları yaşadıkça o huzur içinde yatacaktır.
Oğlumun cenazesine uzaktan, yakından gelen arkadaş, eş, dost bütün insanlar gereğinden fazlasını yaptılar ve yazılarıyla da yapıyorlar. Böyle değerlere kıymet vermek vatana, millete de birer hizmet sayılır çünkü ileride böyle insanların yetişmesine çığır açar.
Hayatımda yaşadığım en büyük acıyı cenazede ve sonraki günlerde benimle paylaşan insanlara çok teşekkür ederim. Böyle acılar yaşamamalarını Allah’tan niyaz ederim.-Babası Cemal Çapraz
|
Bu haber 15367 defa okundu.
|
Ufuk Ötesi : 2008 / 11
|
|
|