Kasım 2008

Ö T E S İ

 

18.04.2024 



TeknoVizyon

 
Nilüfer Yalçın

Uluslararası Ar-Ge Arenasında Türkiye Nerede, Nereye Gitmeli?


Bir ülkede bilim ve teknolojiye verilen önem ve gelişmişliğin ölçüsü olarak, Ar-Ge harcamalarına ayrılan kaynağın, GSYİH içindeki payı alınır. Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı yüzde 2’den fazla ise o ülkeler gelişmiş ülke sayılırlar. Teknolojik gelişme küresel bir boyut kazanmış olsa da, teknolojik gelişmeler yaklaşık 15–20 kadar gelişmiş ülkenin tekelinde bulunmaktadır.

Değişim içinde yaşadığımız çağın temel niteliği olup, bu değişim olgusu ekonomik, politik, sosyal ve buna benzer birçok alanda kendini göstermektedir. Gerçekte birçok diğer alanda değişme ve gelişmenin de temel uyarıcısı olan teknolojik gelişmeler, günümüzde birçok ülkede en fazla önem taşıyan değişimler olarak kabul edilmektedir. İnsanoğlu, yaşadığı bugünkü uygarlık düzeyini, ulaştığı sosyal ve ekonomik refahı teknolojik gelişmelere borçludur. Bu gelişmelerin ana kaynağı buluş ve yeniliklerdir. Buluş ve yeniliklerin temel kaynağı ise temel ve uygulamalı Araştırma-Geliştirme faaliyetleridir.
Bugün, modern çağın modernliğinin ve teknolojik olarak gelişmişliğinin temelinde Ar-Ge faaliyetleri bulunmaktadır. Ülkelerin refah düzeylerinin yüksek olmasının, uluslararası siyasi ve ticari arenada daha güçlü ve söz sahibi olabilmesinin ve ekonomik anlamda güçlü olabilmesinin ardında güçlü bir sanayi oluşumunun, teknolojik yatırımların gerçekleştirilmesi gereğinin ve ne ölçüde teknolojiye dayalı yüksek katma değer taşıdıklarına bağlı hale geldiği artık yadsınamaz bir gerçek olarak tüm insanlığın karşısında durmaktadır. Teknolojinin en temel girdisini oluşturan bilginin temelinde ise bilimsel araştırmalar yatmaktadır.
Teknolojik anlamda gelişen rekabet ortamında, dünya ülkelerini “Teknolojiyi üreten ülkeler” ve “Teknolojiyi satın alan ülkeler” olarak ikiye ayırmak mümkün görünmektedir. Gelişmekte olan ülkeler, her yıl milyonlarca dolar ödeyerek teknoloji transfer etmekte ve bu yolla sanayileşme ve teknolojinin gelişmesine çaba harcamaktadır. Ancak, çoğu gelişmekte olan ülkede, Ar-Ge faaliyetlerine yeterli önemin verilmemesi sebebiyle sanayileşme konusunda yeterli başarıya ulaşılamamaktadır. Teknolojik gelişme üç aşamadan geçmektedir: Bunlar, bir makinenin çalışmasını bilmek, o makinenin çalışmasını sağlayacak gerekli işletme, bakım ve onarım yöntemlerine hâkim olmak ve son olarak da makineyi daha ergonomik ve ekonomik olana doğru geliştirmektir. Gelişmekte olan ülkelerde, genellikle ilk iki kademe ile yetinilmektedir. Ancak, yapılan çalışmalar satın alınan teknolojinin daha iyiye doğru geliştirilmesi adımının atılmaması halinde, teknolojik gelişmenin mümkün olamayacağını ortaya koymaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerin, dünya pazarında rekabet edebilmesi ve sanayi varlıklarını sürdürebilmesi için, teknolojik innovasyonda yetkinlik kazanması ve bu yetkinliklerini kendi Ar-Ge’lerine dayandırmaları gerekmektedir. Bilim bir ölçüde uluslararası olsa da, teknoloji geliştirmek, Ar-Ge bilincinin oluşması ulusal bir kavramdır. Bir ülkede bilim ve teknolojiye verilen önem ve gelişmişliğin ölçüsü olarak, Ar-Ge harcamalarına ayrılan kaynağın, GSYİH içindeki payı alınır. Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı yüzde 2’den fazla ise o ülkeler gelişmiş ülke sayılırlar. Teknolojik gelişme küresel bir boyut kazanmış olsa da, teknolojik gelişmeler yaklaşık 15–20 kadar gelişmiş ülkenin tekelinde bulunmaktadır. Bu ülkeler, dünyada Ar-Ge için yapılan harcamaların yüzde 95’ini gerçekleştirmektedirler. Buna karşın, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan gelişmekte olan ülkeler ise, toplam Ar-Ge harcamalarının yalnızca yüzde 5’ini gerçekleştirmektedir.
OECD ülkelerinden ABD ve Japonya’da Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYİH) içindeki payı sırasıyla, yüzde 2,67 ve yüzde 3,12 iken, OECD ülkelerinde ortalama yüzde 2,26, AB ülkelerinde ise yaklaşık yüzde 1,83 olarak gerçekleşmektedir. Türkiye’de ise Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı yüzde 0,67 seviyesindedir. Ar-Ge harcamalarının yüzde 64,3’ü yüksek öğretim, yüzde 28,7’si üretici kamu kesimi ve özel sektörü kapsayan ticari kesim, yüzde 7’si ise kamu kesimi tarafından gerçekleştirilmiştir. Yıllar itibarıyla Ar-Ge kaynaklarının sanayiden üniversitelere doğru kaydığı açıkça görülmektedir.
Günümüzde ülkelerin rekabet güçleri pazarlanabilir mal ve hizmet üretimlerinin ötesinde, bunların ne ölçüde ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değer taşıdıklarına bağlı hale gelmiştir. Teknolojinin en temel girdisini oluşturan bilginin temelinde ise bilimsel araştırmalar yatmaktadır. Teknolojiye dayalı rekabet gücüne sahip gelişmiş ülkelerin aynı zamanda bilimsel araştırma geleneğine sahip ve evrensel bilime en fazla katkı yapan ülkeler olması bu ilişkinin somut bir göstergesidir. Gelişmiş ülkelerde, ulusal bilim politikalarının oluşturulmasında bilim ve teknoloji kavramları birlikte ele alınmaktadır.
Türkiye’nin bilim ve teknolojide yaklaşık kırk yıllık bir geçmişi olmasına rağmen, Türkiye’nin bilim ve teknolojideki yerine ve buna bağlı olarak da dünya ölçeğindeki rekabet gücüne bakıldığında, aşağıdaki tabloda özetlenen tüm olumlu gelişmelere karşın, ortaya konulan hedeflerin gerçekleştirildiğini söylemek mümkün değildir. Dünya nüfusunun yüzde1,1’ini oluşturan ülkemiz, zenginlikte dünyanın yüzde 0,6’sını, bilimsel bilgi üretiminde ise yaklaşık yüzde 0,9’unu temsil etmektedir. Bütün bu göstergeler, ülkemizin bilimsel bilgi üretme yeteneğini ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürmekte tam olarak başarılı olamadığını göstermektedir.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler, uluslararası düzeyde rekabet edebilmek için, ekonomik refah seviyesini artırabilmek için, bir yandan araştırma alanlarının bütünleştirilmesi, araştırma temelinin güçlendirilmesi ve yapılandırılması yolunda yeni mekanizmalar geliştirirken, oluşturulacak bir bilim ve teknoloji politikası çerçevesinde teknoloji üretme olanaklarını geliştirmeli, Ar-Ge faaliyetlerini güçlendirmelidir. Her şeyden önce GSYİH’den Ar-Ge’ye ayrılan pay, gelişmiş ülke olmanın minimum seviyesi olan yüzde 2’ye çıkartılmalı ve bu bütçenin katma değeri yüksek, dünya ölçeğinde rekabet edebilir ürün ve teknolojilerin geliştirilmesi gibi doğru kaynaklara aktarılması konusunda, oluşturulacak bir bilim ve teknoloji politikası çerçevesinde uygulama planlarının yapılması gerekmektedir.
Teknoloji geliştirme konusunda bugün söz sahibi olan ABD Japonya ve Batı Avrupa ülkelerinin yanısıra, önümüzdeki 5 yıl içinde Çin, Hindistan gibi ülkelerin üretimde büyük rekabet gücü elde edecekleri, 10 yıl içinde de belirli teknoloji alanlarında önemli güç odakları haline gelecekleri öngörülmektedir. Bu nedenle, Türkiye vakit kaybetmeksizin, öncelikle mevcut Ar-Ge kaynaklarının daha etkili ve verimli kullanılmasına yönelik mekanizmaların oluşturulmasından başlayarak, üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde öncelikli alanlarda teknoloji geliştirme ve uygulama konusunda gereken adımları atmalıdır.


ufuk@ufukotesi.com

Bu yazı toplam defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002