Kasım 2008

Ö T E S İ

 

19.05.2024 



Hedef

 
Ünal Bolat

YENİ BİR ORTADOĞU KURULURKEN


Barış ve demokrasi bahanesiyle işgal edilen Irak, dünyanın gözü önünde kaplanların ceylan parçalaması gibi üç parçaya bölündü. Büyük Ortadoğu Planına ulaşmada çok önemli bir kilometre taşıydı bu. Gözlerimizin önünde işgal tamamlandı. Kimse ses çıkartamadı� Biz de ses çıkartamadık. İkinci hamle İsrail�den geldi. O da müttefiki gibi, iki askerinin kaçırıldığı bahanesiyle Filistin�den sonra Lübnan�a saldırdı. Saldırının arkasında Bush yönetimi olunca, ona da kimse ses çıkartamadı.

Hatta Birleşmiş Milletler adıyla maruf ama Amerika'nın kontrolünde olduğu her zaman bilinen uluslar arası müessese bu saldırıyı usulen bile olsa kınayamadı. Çünkü Büyük Ortadoğu Projesi için bu saldırı da önemli bir kilometre taşıydı.

Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Rice, kan gölüne dönüştürülen Ortadoğu�ya, adeta müteahhidini kontrol eden işveren edasıyla gitti ve işlerin hangi aşamaya geldiğini öğrendikten sonra dünya kamuoyuna açıklama yaptı: �Yeni bir Ortadoğu için zaman geldi� Hemen akabinde, dünyaca yıllardır bilinen yeni bir Ortadoğu haritası taslağı medya aracılığıyla kamuoyuna duyuruldu. Bu taslağı yıllar öncesinden hemen herkes bildiği halde kimse dile getirmedi. Anlı sanlı köşe yazarları bu konuda sus pus oldular. Bu gerçeği ortaya çıkartmak için kaleme sarılanlar komploculukla, paranoyaklıkla, hayalcilikle hatta daha enteresanı istismarcılıkla suçlandı. Ama bu harita ve haritanın oluşması için öngörülen gelişmeler adım adım yanı başımızda oluşturuldu. İşte zamanın geldi. Ve dünyanın jandarmasının dışişleri bakanı Ortadoğu�da yeni bir coğrafyanın oluşturulacağını deklare etti� Bu harita, Türk medyasında birçok hassas gazete ve dergilerde yer aldı.


Hayret�


Türkiye�de hiç konu bile edilmedi� Sanki bu ülkenin meclisi tatilde miydi ne?


Başbakanına tatil keyfi mi bağışlamışlardı? Muhalefet liderleri hâlâ kendilerini sağlama almanın mı telaşındaydı? Medya, kuşkanadına yazıldığı söylenerek timsah gözyaşlarına benzeyen mektupları yayınlamakla mı meşguldü? Kimseden ses çıkmadı�


Bir devlet �İster savaş ister barış / Vermem ondan ben bir karış� dediği ülkesinin neredeyse yarısını kendinden almak isteyen bir harita taslağına karşı sessiz kalmayı tercih etti� Hiçbir yetkili, kamuoyuna böyle bir saçmalık olamaz diye açıklamada bulunmadı. Çünkü bu haritayı çizenler Mahir Kaynak�ın dediği gibi, Barzani veya Talabani değildi. Ortadoğu�da özellikle Müslüman coğrafya yeniden şekillendiriliyordu. Şekli verenler Amerika, İsrail ve İngiltere�den oluşan üçlü müttefikti.


Bu şekillendirmede, Türkiye�nin ABD ile müttefik olduğunu söylemesi dikkate alınmıyordu. Zaten ABD�nin müttefiki olduğumuzu söylememiz kendimizi kandırmaktan öte bir şey değildi. Çünkü haritada Türkiye için ayırım gözetmemeleri şöyle dursun özellikle bizim topraklarımıza çekidüzen verilmek isteniyordu. Hem de bu gelişmelerin yapı taşları döşenirken Türkiye�den bir de asker isteniyordu.


Nereye?


Lübnan�a� Hükümet ise, güya irade sahibiymiş gibi, Lübnan�a ateşkes olmadan asker göndermeyiz diye iç kamuoyuna mesaj vermeye çalışıyordu. Lübnan�da ateşkes var denildiğinde olup olmadığını kontrol edecek yetkinliği varmış gibi�


Bu coğrafyaya yeniden nizamat vermek isteyen güçler, hem Güneydoğu�da askerimizi şehit etmekten geri kalmayan bir terörizme alenen destek oluyordu. Hem de sınır ötesindeki operasyonunda kullanmak üzere Mehmetçik istiyordu.


Bu ne biçim bir bağımsızlıktı ki, ne askerimizi şehit eden terörist örgütle mücadele için müttefike yaptırım uygulayabiliyor, ne istenen askerimizi göndermeme konusunda hayır diyebiliyorduk? O terörü önleme bahanesiyle dünyanın bir ucundan kalkıp ülke işgal ederken, biz ülkemize bizzat tasallut olmuş terörizmi, onbinlerce şehit vermemize rağmen ona ispat edemiyorduk.


Niçin?


Çünkü güç bizde değildi�


Osmanlı döneminde olduğu gibi güç bizde olsaydı, Müslüman mahallesinde kimse salyangoz satamaz, satmaya kalkışanlara da dur denilebilirdi.


Şimdi gelişmelere sadece seyirci kalan bir Türkiye var. Seyirci kalmaya da mecbur. Çünkü kendi de ABD�ye muhtaç duruma düş(ürül)müş.


Bu ülkenin imkânlarını kullanarak bir yerlere gelenler, tıpkı Tanzimat dönemindeki beyni yıkanmış aydınlar gibi, gelişmeleri hep o ittifakın menfaatlerine göre değerlendiriyorlar. Kendileri de bu değerlendirmeler sayesinde menfaatleniyorlar.


İsrail�e karşı Lübnan�da yapılan savunmayı terörist hareket, Irak�a yapılan Amerikan saldırısını barış ve demokrasi, Güneydoğu�da Mehmetçiğe saldıranları da kuşkanadına mektup yazma edebiyatıyla Mehmetçikle aynı değerde gösteriyorlar. Mayınları döşeyenleri değil de mayınları lanetliyorlar.


Bu yanıltıcı haber ve yazılara bu ülkenin medyası ön ayak oluyor. Bu hakikatleri yazmak söylemek isteyenler kendilerine medyada yer bulamıyor.


Bu ülkeyi yönetmek üzere siyasete atılanlar da iyi biliyor ki ABD�den icazet alınamadan bu ülkede siyaset yapılamıyor. ABD�den icazetsiz siyaset yapmaya çalışanların siyaseti de sadece kendinden menkul kalıyor.


Ülkenin dört bir yanında aklınıza gelen hemen her konuda, örneğin bankacılıkta, kâğıtçılıkta, borsada, kuyumculukta, tekstilde, denizcilikte, inşaatta, sağlıkta, turizmde, reklâm ve organizasyonda vs. uluslararası sermaye yerli yatırımcıya ve vatandaşa iş yapma ve büyüme hakkı tanımıyor. Bu ülkede gayrisafi milli hâsıla dedikleri gösterge, halkın cüzdanıyla hiç uyuşmuyor. Halkın büyük çoğunluğu herhangi bir sosyal güvencesi olmayan, açlık sınırı denilen yüz kızartıcı barajı zar zor aşan bir seviyede, deyim yerindeyse günübirlik bir hayat sürüyor. Ama bu insanlar niçin bu halde olduklarını hiçbir zaman yargılayamıyor. Zaten onlara bu fırsat da verilmiyor.


Çünkü�


Ekranlar vur patlasın, çal oynasın programlarla süslenerek vatandaş eğlendiriliyor. Burada eğlendirmek fiilini çocukları avutmakla eş anlamda değerlendirmek gerekiyor. Bu eğlendirme işine şimdi uluslararası televizyonlar da dâhil oluyorlar.


İşte Büyük Ortadoğu Projesi böyle yürüyor� Yeni bir Ortadoğu böyle kuruluyor.


unalbolat@netbulmail.com

Bu yazı toplam 3759 defa okunmuştur.

Ufuk Ötesi Gazetesi'nde yayınlanan yazı, haber ve fotoğraflar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir.

UFUK ÖTESİ.COM

BU YAZIYI TAVSİYE EDİN

Adınız  Soyadınız

E-posta adresiniz
Arkadaşınızın e-posta adresi

 

Yazdır  - Sayfanın Başına Dön 

 

 Sayı :79

 KÜNYE
 
 ARŞİV
 
 ABONELİK
 
 REKLAM
 
 
  YAZARLAR
 Ali Arif Esatgil
Bayrak gibi yaşamak...
 Alptekin Cevherli
En zor yazım…
 Doç. Dr. Fethi Gedikli
Şimşek gibi çakıp geçen ülkücü
 Dr. Yusuf Gedikli
Sevgili Kemalciğim, candaşım, kardaşım, arkadaşım…
 Kemal Çapraz
Son söz...
 Olcay Yazıcı
Asil Neslin Son Temsilcisi: Kemâl Çapraz
 Bayram Akcan
“BOZKURT” Kemal ÇAPRAZ
 Aydil Erol
Bu çapraz, kimin çaprazı?!!
 Şahin Zenginal
Sensiz hayat zor olacak
 Ünal  Bolat
Sevdiğini Türk için seven Alperen
 Hayri Ataş
“YA BÖYLE ÖLÜM DEĞİL Mİ ERKEN”
 Mehmet Türker
Türk Dünyasının dervişi
 Mehmet Nuri Yardım
Kemal Çapraz diye bir kahraman
 Prof Dr. Ali Osman Özcan
Ufuk Ötesinde Çapraz Ateş
 Orhan Seyfi Şirin
Çapraz doğuştan ‘Reis’ti
 Rasim Ekşi
Kardeşim Kemal’in Vasiyeti
 Dr. Orhan  Gedikli
Sevgili Kemal Kardeşimin Ardından
 Özdemir Özsoy
Seni unutamayız
 Dr. Ünal Metin
“Ufuk Ötesi” yaşıyor
 Aybars Fırat
Kastamonu Beyefendisi
 Süleyman Özkonuk
Öteki Ufuk
 Zeki Hacı ibrahimoğlu
30 yıllık dostumdu
 Coşkun Çokyiğit
Kemal Çapraz “Tek Ağaç”lardandı
 Baki Günay
Kırım Meclisinde Kemal Çapraz sesleri
 Ahmet Tüzün
İz Bırakan
 Cem  Sökmen
Metropoldeki dâvâ adamı: Kemal Çapraz
 Hüseyin Özbek
Kemal Bey
 Asuman Özdemir
Sermayeye kurban gittin…
           
       
 
   

Karahan 2002